Prof. Dr. Ersin, “Cerrahi, manevi yönü çok güçlü olan bir alan”
Türkiye’de Cerrah Sayısı Azalıyor Mu?
Prof. Dr. Ersin, “Cerrahi, manevi yönü çok güçlü olan bir alan”
Müzeyyen Öztürk-Tülay Çolak-Delil Ekin
Genel cerrahi, hem eğitimi hem de uygulaması ile diğer uzmanlık alanlarından farklılık oluşturan bir dal. Zorlu koşullarının yanı sıra, sağlıkta şiddet, yoğun nöbetler, uzun çalışma saatleri gibi pek çok neden cerrahi uzmanlığını ilk tercih edilen uzmanlıklar arasından çıkarıyor. Önceki yıllarda başarılı hekimler, cerrahi branşlarını seçerken, günümüzde hasta ve yakınıyla daha az temas edecekleri alanların yöneliyorlar. Türkiye’de cerrah sayısının gittikçe azaldığı yönünde bazı tartışmaların olduğunu ama bunun gerçeği yansıtmadığını ifade eden Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sinan Ersin, “Türkiye’de cerrah sayısı azalmıyor tam tersine giderek artıyor. Şu an 5 binin üzerinde cerrah görev yapıyor olup, nüfus ile cerrah sayısı oranının sabit kaldığını düşünüyorum” dedi.
Türkiye’deki cerrah sayısı, genel cerrahlık, genel cerrah olmak için izlenmesi gereken yollar, cerrahlığı diğer uzmanlık alanlarından ayıran farklar ve genel cerrahinin zorlukları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan EÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sinan Ersin, “Kliniğimiz; 1957 yılında Ege Üniversitesi’nde kurulmuş olup, Türkiye’nin de üçüncü sırada kurulan genel cerrahi kliniği unvanına sahiptir. Dolayısıyla köklü bir klinik, pek çok öğretim üyesi buradan yetişmiş ve yetiştirilmiş, çok sayıda genel cerrahi uzmanı bu klinikten uzmanlığını almış ve almaktadır. Kliniğimizde uzun yıllardır kanser cerrahisi, organ nakilleri, robotik cerrahi ve komplike ameliyatlar başarıyla yapılmaktadır. Kısacası EÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniği ile büyük gurur duyuyoruz” dedi. Doktorluğunun ilk yıllarında uzmanlık olarak sadece dâhiliye, genel cerrahi, çocuk hekimleri ve kadın doğumcuların olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sinan Ersin, “Daha sonra tıp ilerleyip yıllar geçtikçe cerrahi branşlar da kendi arasında bazı alt branşlara ayrıldı. Örneğin; beyin cerrahisi, ortopedi, plastik cerrahi, çocuk cerrahisi gibi. Uzunca bir süredir de genel cerrahi tek başına devam ediyor. Cerrahi eğitimi tıp fakültesi üstüne olan bir uzmanlık eğitimi gerektiriyor. Cerrahi branşını seçenler, en az beş yıl süreyle eğitim alıyorlar. Yani toplamda tıpla birlikte 11 yıllık bir eğitimden sonra ancak genel cerrah olabiliyorlar” diye konuştu.
“Daha az yorucu dallara doğru bir yönelim var”
Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda genç uzman adaylarının cerrahlığı seçme oranlarını değerlendiren Prof. Dr. Sinan Ersin, “Cerrahiyi tabi tercih ediyorlar, sonuçta kadrolarımız her zaman doluyor ancak öncelikler bakımından farklılıklar söz konusu olabiliyor. Cerrahi branşların tercihi eski yıllara oranla kıyasladığımızda artık daha geri planda. Bunun pek çok sebebi var bir tanesi eğitimi çok ağır koşullar altında, yorucu bir şekilde sürüp gidiyor. Meslek hayatınız boyunca yorucu koşullar altında çalışmak zorundasınız. Buna karşılık bunun maddi getirisi diğer branşlarla kıyaslandığı zaman bir farklılık göstermiyor. Dolayısıyla genellikle daha kolay, daha az yorucu dallara doğru bir yönelim oluyor” dedi.
“Genel Cerrahi riskli ve zor bir uzmanlık”
Genel Cerrahinin zorluklarına değinen Prof. Dr. Ersin, “Belli başlı zorlukları sıralayacak olursak; fiziksel olarak çok yorucu yani uzun süren ameliyatlar, uykusuz geçen geceler, çok uzun nöbetler tutuyorsunuz ama nöbetten sonra eve gidip uyumuyorsunuz mesainiz devam ediyor, 36-48 saat uykusuz kaldığınız çok yorucu dönemler söz konusu. Bunlar göz ardı edilirse cerrahi güzel bir branş, kişiye verdiği duygusal tatmin, haz duygusu çok fazla ve kısa sürede bir işi bitirmek, hastayı tedavi etmek mümkün. Örneğin bir ilaç tedavisinde tedavi uzun sürebilir ama cerrahi müdahale yaptığınızda birkaç saat içinde hastanın derdine çözüm bulmuş oluyorsunuz, dolayısıyla da manevi yönü çok güçlü. Saygı duyulan bir branş ama aynı zamanda da riskleri çok fazla. Mesela; ameliyat sırasında elinize iğne batabilir, eliniz kesilebilir, hastadan size geçen bir hastalık söz konusu olabilir ve daha önce de söylediğim gibi son derece yorucu bir uğraş” dedi.
Genç uzman doktor adaylarının son yıllarda genel cerrahlığa yönelmediği algısına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ersin, “Hastayla temasın çok fazla olmadığı alanlara doğru bir eğilim varsa da bu durum cerrah sayısının azalmasına sebep olmuyor. Puanları düşmüş olabilir ama kadrolarımız her sene tamamıyla doluyor. Ancak genellikle en yüksek puanı alan en başarılı öğrencilerin cerrahiyi değil de, başka branşları tercih ettikleri de yadsınamaz bir gerçek” diye konuştu.
“Pek çok yenilik cerrahiye olan ilgiyi arttırıyor”
Özlük haklarındaki sorunlar ve hekimlere yönelik şiddetin artmasının sonucu olarak cerrahlığa olan ilginin azalıp azalmadığını değerlendiren Prof. Dr. Ersin, “Tabi bu saydıklarınız tüm doktorları etkiliyor, hekime karşı şiddet zaten kabul edilemez bir durum ama genç adaylar hastalarla direkt karşı karşıya kalacakları ana dalları bu sebepler yüzünden tercih etmiyorlar. Cerrahide çalışan kişi örneğin; trafik kazası, bıçaklanma, kurşunlanma veya kanser ameliyatı sonrası bu ameliyatlar sırasında yaşanan sorunlar nedeniyle birebir hasta yakınlarıyla olumsuz şeyler yaşayabilmektedir. Tabi özellikle genç hekim adayları bu durumdan çekindikleri için cerrahiden uzak durmaya çalışıyorlar. Olumlu yönünden bahsedersek, gelişen teknoloji, robot cerrahisi gibi birçok yenilik aslında cerrahiye olan ilgiyi arttırmaktadır. Türkiye’de cerrah sayısı azalmıyor tam tersine giderek artıyor. Benim asistanlık yıllarımda yaklaşık 3 bin genel cerrah olduğu söylenmekteydi, şu anda bu sayısının 5 binin üzerinde olduğunu biliyoruz. Yani sayıda bir azalma yok ama bir taraftan nüfus artıyor dolayısıyla nüfusla cerrah sayısının oranı konusunda bir şey söylemek gerekirse ben sabit kaldığını düşünüyorum” dedi.
Hocam çok iyi anlatmış.