Arkeoloji ödülünün sahibi Egeli üretken akademisyen Doç. Dr. Sağlamtimur oldu

Baksı Kültür Sanat Vakfı Anadolu Ödülleri Sahiplerini Buldu

Arkeoloji ödülünün sahibi Egeli üretken akademisyen Doç. Dr. Sağlamtimur oldu

Son on yılın en önemli arkeolojik keşifler arasında gösterilen Siirt Başur Höyük’te yaklaşık 5 bin yıl önce, erken Tunç Çağında kurban edilmiş çocukların kalıntılarının bulunduğu kazının başkanlığını yapan Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur’a, Baksı Kültür Sanat Vakfı Anadolu Ödülleri kapsamında verilen “Alana Katkı Ödülü- Arkeoloji” kategorisinde ödülün sahibi oldu.

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Üniversitemiz Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sağlamtimur, Anadolu’nun zengin, kültürel mirasının gün ışığına çıkarılması noktasında önemli kazı çalışmalarının başkanlığını yürütüyor.  Siirt-Başur Höyük ETÇ 1 Dönemine tarihlenen mezarlar ve insan kurban etme geleneğini ile ilgili  literatüre önemli katkılar sunan  çalışmalara öncülük etmesi dolayısıyla Baksı Kültür Sanat Vakfı tarafından  ödüle layık görüldü. Hocamızı tebrik ediyor, başarılar diliyorum” dedi.

Anadolu’nun ortak kimliğine katkıda bulunan üretimlere dikkat çekmek amacıyla Baksı Kültür Sanat Vakfı tarafından  bu yıl ilk kez düzenlenen Anadolu Ödülleri’nin kazananları açıklandı. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur, Baksı Kültür Sanat Vakfı Anadolu Ödülleri kapsamında ilk kez verilen Arkeoloji dalında Alana Katkı Ödülünün sahibi oldu. Seçici kurul, Doç. Dr. Sağlamtimur’u,  yoğun Ilısu Barajı ve HES projesi kapsamında gerçekleştirilen Başur Höyük Kazısının, Yukarı Dicle bölgesinin Mezopotamya’yla kurduğu ilişkileri belgelemesi ve uluslararası literatürde geniş yer bulan önemli bulgular sunması dolayısıyla ödüle layık gördü.

Siirt-Başur Höyük ETÇ 1 Dönemine tarihlenen mezarlar ve insan kurban etme geleneği

Kazı çalışmaları  ile ilgili bilgi veren Doç.Dr. Sağlamtimur,  “Başur Höyük, Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamında bölgede arkeolojik kurtarma kazısı yapılan yerleşim yerlerinden biridir. 2011-2019 arasında höyüğün güneydoğu yamacında toplam 18 adet mezar açığa çıkartıldı.  Mezarlar Karbon 14 sonuçlarına göre, Erken Tunç Çağı I Dönemi M.Ö. 3100-2900 yılları arasına tarihlenmektedir. Mezarların hemen hemen hepsinde çoklu gömüler söz konusuydu. Bu çoklu insan gömülerinin yanına yüzlerce pişmiş toprak kap, metal silahlar, törensel objeler, aletler ve süs objeleri bırakılmıştı. İngiltere Doğa Tarih Müzesi (Natural History Museum) antropologları 90 insan iskeleti üzerinde detaylı çalışmalar yaptılar. Boyut olarak diğerlerinden daha büyük olan ve M 15-17 olarak adlandırılan mezarın içinde bir erişkin, iki de çocuk iskeleti ortaya çıkartıldı. Mezarın hemen dışında ise 8 bireye ait iskelet bulundu. Bu mezarların dışında yatan 8 bireyden iki küçük çocuğun kafasında ve femur kemiğinde (uyluk kemiği) darbe izine rastlandı. Çocuklardan biri, özellikle kafatası şiddete maruz kalmıştı. Diğer bir çocuk iskeletine ait femur kemiğinde ise büyük olasılıkla sert bir nesne ile yapıldığını düşündüğümüz bir iz vardır. Şiddete maruz kalmış çocukların yer aldığı bu mezarların neden yapıldığı düşünüldüğünde, bu çocukların mezarın içinde gömülü olan kişiye öteki dünyada da hizmet etmesi için kurban ritüelinin uygulanmış olması akla gelmektedir” diye konuştu.

İnsan kurban etme geleneği Anadolu’da daha eski

Doç. Dr. Sağlamtimur,  “1922 ile 1934 yılları arasında kazı çalışmaları yapılmış olan Mezopotamya’daki Sümer kenti Ur’da, 2000’den fazla mezar açılmış ve 17’sinin kral mezarı olduğu anlaşılmıştı. Bu mezarlarda da insan kurban edildiğine dair izler vardı. Açılan kral mezarları ile bağlantısı olduğu bilinen ve ölüm çukuru olarak adlandırılan bir mezarda ise, kral ve yöneticileri ile birlikte bir çukura toplu halde gömülen 74 iskelet tespit edilmişti. Edinilen bulgulara göre bu insanlar mezara gömülmeden önce uyuşturulmuş ya da canlı canlı gömülmüş oldukları düşünülmektedir. Bu anlamda bakıldığında insan kurban etme, Mezopotamya’da neredeyse bir asırdır tek başına duran bir olguydu. Başur Höyük’te ortaya çıkan mezarların önemi buradan ileri geliyor. Ur kral mezarlarının keşfinden 90 yıl sonra yaklaşık 800 km. kuzeyde bu bilginin ikinci defa teyid edilmesi arkeolojik açıdan önemli bir bilgidir. Ur Kral mezarlarından yaklaşık 700 yıl öncesine tarihlendirilen Başur Höyük mezarları, Kuzey Mezopotamya’da karmaşık toplumların sosyo-ekonomik dinamiklerini, ölü gömme pratiklerini ve bu pratikler aracılığıyla örgütsel ve yönetimsel becerilerini ve toplumdaki hegemonik ilişkilerinin karakterini anlamamıza katkı sağlayacak potansiyeli taşımaktadır. Böylelikle İnsan kurban etme geleneğinin izlerini, Ur kral mezarlarından daha erken bir tarihte, Anadolu’da karşımıza çıktığını görmekteyiz” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir