Türkiye’deki kanıta dayalı ilk müdahale programı; “ViSC”
“Akran zorbalığı nasıl önlenir?”
Türkiye’deki kanıta dayalı ilk müdahale programı; “ViSC”
Gökçe Adar- İpekçe Çelik
İZMİR (Ege Ajans)- Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından “Okullarda Akran Zorbalığını Önlemek” konulu konferans gerçekleştirildi. Konferansı Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Çocuk ve Ergen Araştırmaları Laboratuvarı Direktörü Doç. Dr. Aysun Doğan verdi.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde geleneksel olarak düzenlenen “Çarşamba Konferansları” devam ediyor. Ege Üniversitesi Edebiy at Fakültesi Ahmet Arslan Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinlikte, Doç. Dr. Aysun Doğan, okullardaki akran zorbalığını anlattı, öğrencilere ViSC Programı ile ilgili bilgiler verdi. Konferansa, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Arife Karadağ, akademisyen ve öğrenciler katıldı.
Sözlerine “Akran Zorbalığı”nı anlatarak başlayan Doç. Dr. Doğan, “Akran Zorbalığı, bir ya da birkaç öğrencinin bir başka öğrenciye karşı yaptığı saldırgan davranışlardır. Akran zorbalığının özellikleri şunlardır; davranışın bilinçli ve kasıtlı olarak zarar vermeye yönelik olması, davranışın tekrarlayıcı ve sürekli olması, taraflar arasında güç dengesizliği bulunması olarak sıralanabilir” dedi. Doç. Dr. Doğan, okullarda arkadaşları tarafından zorbalık görenlerin günlüklerine tuttuğu yazıları da sunumu sırasında okudu. Kendilerini kötü hissettiklerini hatta içlerinden bir tanesinin zorbalık nedeniyle intihar ettiğini de belirtti. Doç. Dr. Doğan, küçük yaşta bu tarz olayların yaşanmasını önlemek adına okullarda bir proje başlattıklarının altını çizdi.
“VİSC PROGRAMI İLE ZORBALIKLAR AZALIYOR”
Akran zorbalığına karşı önleyici müdahale programı olan ViSC Sınıf Projesini anlatarak devam eden Doç. Dr. Doğan, “Zorbalığı önlemek adına okullarda Akran Zorbalığını Önleyici Müdahale Programı ViSC kuruldu. Bu program, Viyana Üniversitesi Psikoloji Bölümü’ndeki araştırmacılar tarafından geliştirilmiştir. Avusturya’da 2008’den beri 100’den fazla okulda uygulanmıştır. Akran zorbalığını önlemeye yönelik olarak geliştirilmiş ‘Türkiye’deki kanıta dayalı ilk müdahale programı’ olma özelliğini taşır. Programın amacı, Sosyal ve iletişim becerilerini geliştirerek, okullardaki saldırgan davranışları ve akran zorbalığını azaltmak, ortak kuralların geliştirilmesi, zorbalık durumunda yapılacak görüşme modellerinin geliştirilmesi, okul düzeyinde alınacak önlemlerin belirlenmesi, öğrenciler arasında empati, sorumluluk duygusu ve olumlu sosyal davranış alternatiflerini geliştirmek olarak sıralayabiliriz” diye konuştu.
Doç. Dr. Aysun Doğan Proje ile öğrenciler arasındaki sosyal ve iletişim becerilerinin geliştiğini, öğrencilerin artık duygularını daha doğru ifade edebildiğini, empati geliştirdiğini ve arkadaşlık ilişkilerinin iyileştiğini gözlemlediklerini belirtti.
“AİLELER BİLİNÇLİ OLMALI”
Akran zorbalığını, “Bireysel özelliklerinden kaynaklanan tek yönlü bir problem olmaktan çok aile, okul atmosferi, öğretmen tutumu, arkadaş ilişkileri ve içinde yaşanılan kültürün de rol oynadığı çok boyutlu bir problem” olarak tanımlayan Doç. Dr. Doğan, “Araştırmalar gösteriyor ki; ilgi, sevgi ve sıcaklıktan yoksun bir aile ortamı ergenlerin zorbalık davranışları göstermesinde tetikleyici oluyor. Evde şiddete maruz kalan ve şahit olan, saldırgan davranışları hoş görülen çocuklar daha fazla akran zorbalığında bulunuyor. İşyerinde yüksek stres ve anlaşmazlık yaşayan babalar evde çocuklarına karşı daha otoriter bir tutum sergiliyor ve daha kontrol edici oluyor” dedi.
“MEDYA OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Okul yöneticilerinin saldırgan ve şiddet içerikli davranışları kimi zaman tespit edemedikleri ve öğretmenlere bu konu hakkında yeterli eğitim veremedikleri durumlarda okullardaki zorbalık davranışlarının artabileceğini ifade eden Doç. Dr. Doğan, şiddetin toplumsal olarak kabul gördüğü kültürlerin de sorunun önemli bir parçasını oluşturduğunu söyledi. Televizyon, bilgisayar oyunu, sosyal medyadaki şiddet içeriklerinin de çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri konusunda uyaran Doç. Dr. Aysun Doğan, medya araçlarının kullanımının mutlaka ailelerin bilgisi dahilinde belirli süreler içinde olması gerektiğini dile getirdi.