Tokur, “Bizi özgür yapan ya da serbest yapan şeyler tercilerimizdir”
EÜ’de ‘Serbest’ enstalasyon sergisi sanatseverlerle buluştu
Tokur, “Bizi özgür yapan ya da serbest yapan şeyler tercilerimizdir”
Gizem Uyanık- Mertcan Ayaz- Sümeyye Akdağ
Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitim Bölümü, Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi ve İsveç Enstitüsü işbirliğinde gerçekleştirilen “İMA/Implıcatıon” projesi kapsamında “Serbest” isimli enstalasyon sergisi sanatseverlerle buluştu. “Kimlik ve Toplumsal Cinsiyet” konularına odaklanan sergi Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitim Bölümü öğrencisi Nazlı Başak Tokur tarafından hazırlandı. Sergiye, Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitim Bölümü Resim-iş Eğitimi Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Merih Tekin Bender, Dr. Öğretim Üyesi Emine Halıçınarlı, akademisyenler ve sanatseverler katıldı.
Sergi açılışında konuşan Nazlı Başak Tokur, çalışmayı yaparken insanların ne kadar özgür ya da ne kadar serbest olduğunu düşünerek yola çıktığını söyleyerek, “Aslında bizi özgür yapan ya da serbest yapan şeyler bizim tercihlerimizdir. Bunun da hayatımızda seçtiğimiz yönelimlerimizden kaynaklandığını düşünüyorum. İnsanlar tercihlerine göre veya seçtiği yönlere göre kendi özgürlüğü ve serbestliklerini kendileri şekillendirir. Kendi tercihleri yüzünden insanlar aslında belli bir kafesin belli bir otoritenin içinde kalıyorlar” dedi.
Tutsaklık ve serbestlik metaforunu kullanım amacının tutsaklığın, imgesel olarak kafesle özleştirildiğini ifade eden Prof. Dr. Merih Tekin Bender,“ Bu çalışma bir çelişki üzerinden yola çıkıyor. Ben düzenlemenin plastik etkisini çok beğendim. Görsel açıdan kompozisyon çok iyi olmuş. Çalışmaya baktığımızda aslında Sartre’nin varoluşçuluk felsefesinden esinlendiğini görüyoruz. Çünkü Sartre ‘yalnızca insanda varlık özden önce gelir’ der. Yani biz bir masayı tasarlarken masanın tasarımıyla ilgili zihinsel süreçleri tamamladıktan sonra masayı tasarlarız oysa eşya böyle değildir. İnsan doğar ve herhangi bir tasarımı yoktur. İnsan kendi özünü oluşturmak için uğraşır. Bunun sorumluluğu vardır seçimleri bunu belirler. Ve kendi özünü nasıl yapıyorsa o inşa öyle oluyor demektedir. Öğrencimiz Başak’ın çalışması da bu felsefeye bir gönderme niteliğindedir” diye konuştu.
“Baskın olan unsur eller”
Dr. Öğretim Üyesi Emine Halıçınarlı, “Öğrencimiz Başak’ın yola çıktığı ‘serbest’ sözcüğüne ve kompozisyona baktığımızda bizlere özgürlük çağrışımı yaptığını görüyoruz. Ben uzun uzun düşündüm, Başak’ın sergi ismine neden özgürlük değil de serbest koyduğunu. Kendisine sormadım kendi deneyimlerimden yola çıkarak bir saptamada bulundum. Özgürlük aslında son derece kısıtlı bir şey, özgürlük insana sorumluluk veren bir durum. Özgür olmak demek başka özgürlüklerin de yükünü taşıyabilmek demektir. Ama serbest dediğimiz şey sanki özgürlüğün üzerine çıkan ya da o kavramla, sorumlulukla ya da bağlayıcılıkla birbirini reddeden bir durum söz konusudur. Serbestlik günümüz algılarını biraz dolaylı da olsa ifade eden bir sözcük. Özgürlük sembolleri ve serbestlik dediğimiz iki şey aslında çatışıyor gibi görünse de aslında bu durum algılama biçimi ile ilişkili” diye konuştu. Bu projede öğrencilerin tek atölyede çalıştığını söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Halıçınarlı, “ Bütün grup çalışmalarındaki baskın olan unsur eller. İnsan olma ve uygar olma yolunda el en önemli göstergedir. Çünkü elin de çalışması bilinçle ilgilidir. Buradan yola çıkarsak öz ve biçim ilişkisi çok önemlidir. Bir yapıt ortaya koyarken projede biçimi temsil eden unsurların özle bağlantısının da kurulması gerekiyor. Yola çıktığımız süreç çok zor bir tasarım unsuru. Bazı arkadaşlarımız o elin ana temasını kaybettirmeden sunabildiler ama bazı çalışmalarda esas yola çıkma nedenimiz ikinci planda kaldı. Bunlar da arkadaşların eserlerini oluştururken ki süreçleriyle ilgili bir şey” dedi.