Huzurlu anneler, mutlu bebekler…
Yağmur Karadağ-Gizem Uyanık
İZMİR(Ege Ajans) – Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen “Anne Sütü ve Emzirme Sempozyumu”nda konuşan Doç. Dr. M. Yekta Öncel, “Anne karnında annenin bebeği için sevgi dolu düşünceler beslemesi, kaygı, stres ve şüphe gibi reflekse engel olur” dedi.
Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nde gerçekleştirilen “Anne Sütü ve Emzirme Sempozyumu” kapsamında “Başarılı bir Emzirmenin Süreçleri” konuşuldu. Oturuma konuşmacı olarak, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalığı Bölümünden Doç. Dr. M. Yekta Öncel, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalından Prof. Dr. Mete Akısü ve Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalığı Bölümünden Dr. Şebnem Çalkavur katıldı.
Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Esra Arun Özer’in yaptığı sempozyumda Doç. Dr. M. Yekta Öncel “Başarılı Emzirme ve Danışmanlık Becerileri” ile ilgili çalışmasını sundu. Emzirme sürecinin anne karnında başladığını belirten Öncel, “Emzirmenin doğal sürecinde ilk dakikalar; ilk nefes-ağlama, ten tene temas, anne ile tanışma, memeye dokunmadır. Anne karnında annenin bebeği için sevgi dolu düşünceler beslemesi kaygı, stres ve şüphe gibi reflekse engel olur. Başarılı bir emzirme için ise gebelere grup eğitimleri, doğum eylemi sırasında duygusal destek, gereksiz sezaryenden kaçınmak oldukça önem taşımaktadır. Emzirme sırasında anne ve bebeğin pozisyonu, bebeğin memeye yerleşmesi ve emme tekniği süreci anne ve bebek ilişkisini doğrudan etkiler. Özellikle bebeğin memeye yerleşme şekli iyi bir emzirme süreci için gerekli. Bebeğin ağzı geniş ve açık, çenesi memeye dayanmış ve alt dudağın dışa doğru dönük olması bir bebekte gözlenmesi gereken belirtilerdir” diye konuştu.
“Her ağlayan bebek acıkmış sayılmaz”
“Emmenin sürdürülmesi Üzerine Sorunlar-Öneriler” konulu çalışmasını sunan Prof. Dr. Mete Akısü, “Dünyada bebeklerin ilk saat emzirilme oranı yüzde 50’dir. İlk saat emzirme bebek ölüm oranını yüzde 45 azaltır. Emme süreci; dudak, yanak, çene, dil ve damağın rol aldığı kas aktivitesini içeren kompleks bir süreçtir. Bu süreç; emme, yutma ve solunum ile gerçekleşir. Unutulmamalıdır ki, her ağlayan bebek acıkmış sayılmaz. Kucaklamak, masaj, kundak (kol), ses ve sallanmak gibi eylemler de bebeğin ağlama nedeninin bir parçası olabilir. Annelerin yaptığı en büyük yanlışlardan bir tanesi de sık meme değiştirmektir. Bu yüzden bebekler son sütü alamadıkları için huzursuz olmakta. Annelerin bu tür önerileri dikkat etmesi bebeğin gün içerisinde huzurlu zaman geçirmesini sağlayacaktır” dedi.
“Emzirme konusunda destek alınmalı”
Sempozyumun son konuşmasını da “Riskli Bebeklerde Emzirmenin Desteklenmesi” konusunda bilgilerini sunan Dr. Şebnem Çalkavur gerçekleştirdi. Tüm bebeklerde doğum sonrasından başlayarak devam eden süreçte çocuk hekiminin ana amacı emzirmenin desteklenmesinin önemli olduğunun altını çizen Çalkavur, “Bir grup bebekte çeşitli nedenlerle erken dönemde emzirme mümkün değil. Bu durumda yine de mümkün olan en kısa sürede Enteral yolla dahi olsa beslenmenin başlatılması, emzirmeye giden süreçte anahtar rol oynar. Preterm bebekler ve hastanede yatışı gereken bebekler ‘Riskli Bebekler’ kategorisine girer ve beslenmelerine çok dikkat edilmesi gerekir. Preterm beslenmesinde; anne sütünün uygun şekilde güçlendirilmesi, anne sütünün kolostrum alımının ve emzirmenin desteklenmesi gerekmektedir. Hastanede yatan prematüre bebeğin emzirilmeye geçiş süreci hastaneye yatırıldığı gün başlar. Anne sütünün term bebeklerde olduğu gibi preterm bebeklerde de kısa ve uzun dönemde sağladığı üstünlükler tartışmasızdır” diye konuştu.