Tüketim Kültürü ve 14 Şubat Sevgililer Günü
Özel günler kapsamında gerçekleşen hediyeleşmeler, değişen dünya ile birlikte farklılaşan bir tüketim kültürünü ortaya çıkarıyor. 14 Şubat Sevgililer Gününün, tüketim kültürü bağlamında dünyada ve ülkemizde hangi boyutta olduğu hakkında açıklamalarda bulunan Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aslı Favaro, Sevgililer Gününün, tüketim kültürüyle ilişkili bir kavram olduğunu söyledi.
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aslı Favaro, “Tüketim kültürü ile bağlantılı olarak derslerimizde popüler kültür ve kitle kültürü kavramlarını ele alıyoruz. Tüketim kültürünün, lüks markalara ait ürünleri almaktan ibaret olmadığının üzerinde duruyoruz. Sosyal medya kullanımının da ilişkili olduğu çeşitli trendlere, eğilimlere değiniyoruz. Dolayısıyla Sevgililer Günü, hepimizin bildiği gibi tüketim kültürüyle ilişkili bir kavram. Artık bu güne dair görüşünü sorduğunuz pek çok kişiden, Sevgililer Gününün kapitalizmin bir dayatması olduğu yönündeki klişe cevabı da alıyorsunuz. Bunun dışında Anneler Günü, Babalar Günü, Kadınlar Günü gibi önemli görülen bütün günlerin tüketim kültürü ile bağdaştırıldığını biliyoruz. Örneğin; Kadınlar Günü, kadınların sosyal ve ekonomik hakları bağlamında ele alınmaktan ziyade, kadınları şık hediyelerle mutlu etmeye indirgenen bir gün, bir nevi Sevgililer Günü olarak kutlanabiliyor” dedi.
“Özel günler indirim günlerine dönüşüyor”
Dr. Öğr. Üyesi Aslı Favaro, “Sevgililer Günü gibi özel günler, içerdikleri anlamlardan ve bir ritüel olmalarından ziyade sürekli indirim günleri ile eşleştirilmeleri ile gündeme gelmektedir. Örneğin pahalı bir kozmetik ürünü satın almak için Sevgililer Günü indirimi bekleniyor. Mesela ülkemizde, Avrupa’da çok yaygın olmayan, bu tür günlere özgü bir indirim sezonu anlayışı var. Pek çok Avrupa ülkesinde Sevgililer Gününe özel bir indirimle karşılaşmayız. İndirim günleri vardır, fakat bu tip özel günlerden bağımsızdır. Ülkemizde ise bu gibi günlerde alışveriş çılgınlığıyla ve büyük bir indirim furyasıyla karşılaşıyoruz. Aslına bakacak olursak bu günlerin Black Friday’den pek bir farkı yok. Tüketim kültürü ile alakalı derslerde üstünde durduğumuz belli kavramlar var: Bir anlam dünyası, bir yaşam stili, diğer bir deyişle bir duygusal tasarım yaratma söz konusu. Ürünler de bu tasarımlar, anlatılar üzerinden pazarlanıyor. Yani ürünün kendisinden gelen, işlevsel niteliklerinden bağımsız olan bir anlam dünyası inşa etmeye dayalı bir pazarlama ve reklam stratejisi geliştiriliyor. Söz konusu özel günler de ürün ya da hizmetin satılması için, ürünün öz niteliklerinden bağımsız bir hikâye, bir duygusal tasarım yaratma anlamında çok etkili oluyor” diye konuştu.
Bu gibi özel günlerin sosyal medya paylaşımları içerisinde de dikkat çektiğini ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Favaro, günümüzde bireyin deneyimlerinin, dijital uzamda görünür olma ile doğrudan ilişkili kılındığını ve “hikaye”leştirilip, bir tür duygusal ve görsel tasarım haline getirilen deneyimin mümkün olduğunca çok kişi tarafından görülmesinin önem kazandığını belirtti.
Haber: Ufuk Acıbadem – Hakan Tanım – Kardelen Bektaş – Ozan Toktop