Şiddet, eğitim ve empati ile yok olacak…!
Ege Üniversitesi Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu tarafından “Şiddet, eğitim ve empati ile yok olacak” teması ile “Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü Paneli” gerçekleştirildi.
Oturum Başkanlığını Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümran Sevil’in yaptığı panelin açılışına, Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Ali Ekşi, Atatürk Sağlık Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Sinem Utanır Altay, Avukat Yasemin Şen, Avukat Banu Seda Akyüz, Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar İzmir İl Müdürlüğü Şiddet Önleme Merkezi Sosyal Hizmet Uzmanı Güliz Kuli, akademisyen ve öğrenciler katıldı.
Panelin açılışında konuşan Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Ali Ekşi, 25 Kasım’ın 1960’da Dominik’te demokratik hakları için mücadele eden 3 kız kardeşin katledilmesinin kadına yönelik şiddetin simgesi olduğunu ifade ederek, “25 Kasım, 1985 yılından beri tüm dünyada kadına yönelik şiddete karşı uluslararası dayanışma ve mücadele günü olarak anılmaya başlandı. Kadına şiddet, 1990’lı yıllardan sonra toplumsal bir sorun ve insan hakları meselesi olarak görülmeye ve gündeme gelmeye başlanmıştır. İnsana sadece insan olduğu için değer vermenin bilinci yaygınlaşmıştır. Toplumu aydınlatmak ve bilgilendirmek adına bizlere çok önemli sorumluluklar düşmektedir” diye konuştu.
Oturum Başkanı Prof. Dr. Ümran Sevil, “Herkes kadın ya da erkek olarak dünyaya geliyor yani biyolojik farklılıklarımızla biz meydana geliyoruz ve bu evrenseldir. Doğumdaki belirlenen biyolojik cinsiyetler, hiçbir kültür veya toplumda değişiklik göstermez ancak daha sonra bireylerin toplum tarafından gelenekleri, görenekleri, kültürü, değer yargılarının farklı şekillerde anlam yüklenerek, farklı beklentiler içine girilmesine toplumsal cinsiyet deniliyor. Ataerkil toplumlarda erkeğe daha fazla statü, aktif ve belirleyici değer veriliyor, kadın ise eve hapsedilmiş, pasif durumda kalıyor. Toplum, her cinse değerler yüklüyor. Erkek çocuklardan güçlü, kavga edebilmeyi bilen, sert, çevresine egemen olabilen birey olması beklenirken kız çocuklarından ise nazik, çekingen olması, toplum içerisinde yüksek sesle kendisini ifade etmemesi, içinde bulunduğu ev ile ilgili işleri benimsemesi ve fedakâr olması bekleniyor. Bazı toplumlarda kız bebekler istenmeyerek kürtajlarla aldırılıyor. Kadın sünnetleri de yapılıyor. Bu ayrımcılık aileden başlıyor, okulla devam edebiliyor” diye konuştu.
“Şiddet, yaşamın her evresinde vardır”
Öğretim Görevlisi Sinem Utanır Altay ise, “Şiddet, yaşamın her evresinde vardır. Doğum öncesinden başlar, bebeklik, çocukluk, erişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde kendini gösterir. İstismarlar, pedofıli ve tecavüzlerin artışından bunu görüyoruz. Şiddet yalnızca fiziksel şiddet değildir; ekonomik, psikolojik, cinsel ve ön plana çıkan flört şiddeti de vardır. Fiziksel şiddeti saldırı ve tehdit olarak algılarız. Kesici aletler, itmek ve hatta sağlıksız koşullarda yaşamaya mecbur etmek kapsamına girer. Psikolojik şiddeti değer kapsamında ele almalıyız, kadına kötü muameleler yaparak duygusal istismar, inkâr ederek, kamusal alandan izole ederek, denetleme ve kıskançlığı, ataerkil ayrıcalıklarını kullanarak kadına kendisini suçlu hissettirmektir. Cinsel şiddet ise; fuhuşa zorlama, cinsel istismar, tecavüz gibi olgulardır. Ekonomik şiddet, kadınlara istihdam alanı yaratılmaması, çalışmasına izin verilmemesi veya zorla çalıştırılması önemli kararlar alınırken kadının fikri sorulmaması, az para verilip beklentinin çoğaltılmasıdır. Flört şiddeti ise sevgilinin sosyal, dijital, ekonomik, psikolojik ve cinsel şiddet içeren davranışlarda bulunması, egemenlik kurması kıskançlığın bahane edilmesidir. Böylece şiddet döngüsü ortaya çıkar” diye konuştu.
Panel kapsamında Avukat Yasemin Şen ile Avukat Banu Seda Akyüz, “Şiddet Mağduru Kadınların Hakları ve Başvuru Mekanizmaları” konusunda bilgiler verdi. Ayrıca Sosyal Hizmetler Uzmanı Güliz Kuli, “Şiddetle ile Mücadele Mekanizmaları” başlıklı sunumu yaptı.
Panelin sonunda Doç. Dr. Ali Ekşi, katılımcılara “Teşekkür Belgesi” verdi.