Prof. Dr. Yaşa “Türkiye Cumhuriyeti çok sağlam temeller üzerine kuruludur”
EÜ Fen Fakültesi’nde “Atatürk, Cumhuriyet ve Matematik” Paneli
Prof. Dr. Yaşa “Türkiye Cumhuriyeti çok sağlam temeller üzerine kuruludur”
Kardelen Bektaş- Dilek Çakır
İZMİR (Ege Ajans)- Ege Üniversitesi Fen Fakültesi tarafından Cumhuriyet ve Atatürk Günleri kapsamında “Atatürk Cumhuriyet ve Matematik” paneli yapıldı. Fen Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen panele, Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Yaşa, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Zekerya Dursun, Prof. Dr. Bayram Şahin, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Mert, İzmir Demokrasi Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay Öztürk, çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci katıldı. Fen Fakültesi Kimya Bölümü Analitik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nur Aksuner’in moderatörlüğünü yaptığı panelin açılış konuşmasını Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Yaşa gerçekleştirdi.
Panelin açılışında konuşan Prof. Dr. Yaşa, “Ege Üniversitesi ‘Cumhuriyet ve Atatürk Günleri’ kapsamında fakültelerimizde ve meslek yüksekokullarımızda, enstitülerimizde ve rektörlük bazında birçok yerde etkinlikler, sergiler, paneller ve söyleşiler düzenleniyor. Fen fakülteleri bilimsel çalışmaların yapıldığı, bilimin gerçekten oluşturulduğu, verilerin değil bilginin oluştuğu ve bu bilgilerin teknolojiye geçiş yaptığı yerlerdir. Bu bağlamda Atatürk’ün de bütün yapmış olduğu yeniliklerde, kanunlarda ve kurmuş olduğu enstitülerde bilimi esas aldığını biliyoruz. Bundan dolayı da Türkiye Cumhuriyeti çok sağlam temeller üzerine kuruludur. Bir bilim insanı ve bir üniversite personeli olarak bunu söylemekten gurur duyuyorum. Türkiye, modernleşme yolunda başka toplumlar için model olan yüce Atatürk’ün ülküsü ile sürekli gelişen çağdaş bir ülkedir” dedi.
“Cumhuriyet bize altın tepsiyle sunulmadı”
“Atatürk ve Cumhuriyete Giden Süreç” konulu konuşmasını yapan Prof. Dr. Hasan Mert “Dünyada pek çok cumhuriyet var ama hiç kimse bize bu cumhuriyeti sınırlarını cetvelle çizip altın tepsiyle önümüze sunmadı. Biz bunu büyük bir mücadelenin ve tarihin sonucunda kazandık. Türkiye’de de 29 Ekim çok önemli bir tarih, bir dönüm noktası. Türk Milleti Cumhuriyetle yönetilmeye layık bir millettir çünkü tarihin her döneminde Türk Milleti yönetime etki etmiştir. Cumhuriyet fikrinde iki temel esas vardır. Bunlardan ilki sınıfsız toplum ikincisi ise seçim olgusudur. Bunların ikisi olmazsa Cumhuriyet de olmaz. Türkiye’de hiçbir zaman sınıfsal bir yaşam söz konusu değildir. Avrupa’da her dönemde sınıfsal toplumlar oluşmuş. Bunları makamlarla ve unvanlarla ifade etmişlerdir” diye konuştu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük bir değişimin en büyük mimarı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mert, “O her zaman bilimin rehberi olmuştur. ‘Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi değildir. Hayattaki en hakiki mürşit ilimdir, fendir’ demiştir. Atatürk’ün emanet ettiği Cumhuriyet, fikri hür vicdanı hür nesillerle devam edecektir” dedi.
“Atatürk’ün Geometri Kitabı”
Prof. Dr. Bayram Şahin, “Atatürk’ün Geometri Kitabı” konulu konuşmasında “Atatürk iki şey üstünde duruyor, dil kurultayları düzenliyor ve vefatından iki yıl önce geometri kitabı yazıyor. Aslında dile önem vermesi çok açık. Ulusların geleceğini dil belirler. Türkçe, bir bilim dili olarak var olmalı diye düşünerek buna çok önem vermiştir. Peki, geometri üstünde neden kitap yazdı? Kitap 1937 yılında basılmış ve üstünde ilk olarak Atatürk’ün ismi yazmıyormuş, çünkü bu kitabı bir kılavuz olarak yazdığını söylemiş. Atatürk ‘Matematiği kullanmayan bilimlerin geleceği olmaz’ demiştir. Kitabın içeriğinde açı, üçgen, ters açılar, dış açılar, yöndeş açılar, çember, dikdörtgen, parabol gibi kavramlar ekledi. Bu sayede geometriyi daha anlaşılır hale getirdi” diye konuştu.
Prof. Dr. Günay Öztürk ise “Türk Dil Kurumu’na göre bilim; ‘evrenin veya olaylarının bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi’ şeklinde ifade edilmektedir. 16’ncı yy’dan sonra bilimsel bilginin artmasıyla bilimler büyük bir hızla gelişmiş ve 18’inci yüzyıl başlarından itibaren insanoğlunun yaşantısında birçok şeyi değiştirmiştir. Aydınlanma Çağında bilime ve akla daha çok önem verilmştir.19’uncu yüzyılda Osmanlı aydınları da batının bilim anlayışını benimsemişleridir. Fikirler 1880’lerden sonra yükseköğretim veren kurumlar üstünde etkili olmaya başlamıştır. Bu kurumların başında Mülkiye, Askeri Tıbbiye ve Harbiye okulları gelmektedir” diye konuştu.
“Atatürk maddi ve manevi anlamda yol gösterici olarak bilim ve fenni görmüştür” diyen Prof. Dr. Öztürk, “Hatta ‘Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalâlettir’ diyerek verdiği önemi bir kez daha vurgulamıştır” dedi.
Etkinliğin sonunda Fen Fakültesi Dekanı İhsan Yaşa, katılımcılara teşekkür ederek plaketlerini takdim etti.