Polisiye Roman Yazarı Suphi Varım, Egeli gençlerle bir araya geldi

Yazar Varım, “İnsan doğuştan yazar olmaz”

Mert Akçalı – Burak Solak

Ege Üniversitesi İzmir Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen “İzmirli Yazarlar Etkinliği” kapsamında Egeli genç edebiyatseverlerle bir araya gelen Polisiye Roman Yazarı Suphi Varım, “İnsan doğuştan yazar olmaz.  İnsanın yazma yeteneği gökten zembille indirilmiş bir olay değil” dedi.

 Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prof. Dr. Nuri Bilgin Konferans Salonu’nda,   İzmir Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin İzmirli Yazarlar Etkinliği kapsamında Polisiye Roman Yazarı Suphi Varım ile söyleşi gerçekleştirildi. Etkinliğe İzmir Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Olcay Pullukçuoğlu Yapucu, Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Yücel Aksan, akademisyen ve öğrenciler katıldı.

Etkinliğin açılışında konuşan Doç. Dr. Olcay Pullukçuoğlu Yapucu katılımcıları selamlamasının ardından Suphi Varım hakkında bilgiler verdi. Yapucu, “Suphi Varım’ın edebiyat ile ilişkisi ilk ve ortaokul yıllarında çocuk romanları ile polisiye romanları başta olmak üzere serüven romanları okuyarak başladı. Lise ve üniversite yıllarında klasik edebiyata yöneldi. Yazma çalışmalarına 13-14 yaşlarında başladı ve bunların bir kısmı dergilerde yayımlandı. Çalışma hayatında yeterli zaman bulamadığı için yazma sürecinden uzaklaştı, yine de boş vakit buldukça hobi olsun diye roman taslakları ele aldı, kısa hikâyeler yazdı. Emekli olduktan sonra bütün vaktini tarihi polisiye romanlarına ayırdı. 12 romanı yayımlanmıştır, 13’üncü roman üzerinde çalışmaktadır. Romanlarında ağırlıklı olarak 19. yy sonları ile 20. yy başlarındaki İzmir’i ele alır ve kentin kozmopolitik yapısını yansıtır. Halen polisiye edebiyat dergilerinde makaleler yazıyor” dedi.

“Yazma yeteneği gökten zembille indirilmiş bir olay değil”

Roman yazmaya nasıl karar verdiğini anlatan Suphi Varım, “Okumaya meraklı biri olduğum için emekli olunca bari roman yazayım dedim. Neden polisiye kısmı ise iktisat tarihi, siyasi tarih üzerine bilgimi polisiye roman üzerinde kurguladım. Agatha Cristie’den etkilendim. Politik altyapısı sağlam polisiye romanlar dışında polisiye roman okumam. Rus klasiklerini mekan betimlemelerini, karakter betimlemelerini severim. Yazdığım polisiye romanlarının toplumsal altyapısı var. Bu konuda da İngiltere’deki sanayi devrimi ve Carl Nicholson’ın romanlarından etkilendiğimi söyleyebilirim” dedi.

Yazar olmanın doğuştan gelen bir özellik olmadığını belirten Varım, “İnsan doğuştan yazar olmaz, sonuçta insanın yazma yeteneği gökten zembille indirilmiş bir olay değil. Kitap okumayı seviyorsanız, okuduklarınızı analitik bir gözle değerlendiriyorsanız, yazma enerjiniz, tasvir gücünüz, düş gücünüz varsa çalışarak ve gözlem yaparak yazar olunur” diye konuştu.

Roman yazma ve karakterleri oluşturma süreci hakkında bilgi veren Varım, “Ben oturduğum yerde nasıl bir roman, nasıl bir karakter yazayım diye düşünmem. Eğer böyle düşünürseniz insan düşüncesi belli bir yere kadar ilerler. Hangi döneme dair yazacaksam o döneme ait kaynakları tararım ve bu araştırma sürecinde zihnimde birtakım olaylar oluşur. Karakter yaratma konusunda ise o dönemin aile yapısını veya ulaşım sağlarken gördüğüm bir kişiyi ben bunu karakter yapayım diyebilirim. Sonra karakterleri sıralarım ve yazmaya başlarım” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir