Doç. Dr. Akmeşe, “Türkiye’de engellilerin hakları konusunda önemli uygulamalar yapılıyor”

Asena Karcıer-Seray Açar

İZMİR( Ege Ajans ) –  Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Pelin Piştav Akmeşe, Türkiye’de engelli bireylerin hakları konusunda önemli uygulamaların esas alındığını belirterek, “Engelli bireylerin sosyal yaşama katılımını, eğitim, sağlık ve diğer hizmetlere erişimini dikkate alan düzenlemeler hayata geçirilmektedir. Ülkemizde son dönemde örgün ve açık eğitimde engelsiz eğitim, engelsiz sınavlar, engelli bireylerin ailelerinin sorunları, otizm spektrum bozukluğu, öğrenme güçlüğü ve duyusal yetersizlikte engelsiz eğitim, işitme, görme ve bedensel engelliler için tedavide yenilikler ve yardımcı cihazlar gibi alanlarda yasal düzenlemeler göze çarpmaktadır” dedi.

Birleşmiş Milletler tarafından 3 Aralık günü 1992 yılında Uluslararası Engelliler Günü olarak kabul edildi. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 12.29’unu oluşturan engelli bireyler dünyanın her yerinde hayatın çeşitli alanlarında zorluklarla karşılaşıyor. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde engelli bireylerin hakları ile ilgili bilgi veren Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Pelin Piştav Akmeşe, engellilikte sorumluluğun bireyde değil toplumda olması gerektiğini vurgulayarak, “Her ülke, tüm bireyler için daha nitelikli hizmet ve erişilebilir düzenlemeler sorumluluğu ile davranmalıdır. Çünkü her birey için erken eğitim, izleme ve değerlendirmeye dayalı nitelikli eğitim ve sağlık hizmeti ile bu alanlarda yetişmiş nitelikli personelin sayısının artırılması son derece önemlidir” dedi.

Engelli olma durumunu, fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan durumlar olarak tanımlayan Doç. Dr. Pelin Akmeşe, “Engelli ve özel eğitime gereksinimi olan bireyler; zihinsel yetersizlik, otizm spektrum bozukluğu, görme yetersizliği, işitme yetersizliği, dil ve konuşma güçlüğü, özel öğrenme güçlüğü, ortopedik yetersizlik, birden fazla alanda yetersizlik, süreğen hastalık, sosyal uyum güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, üstün veya özel yetenek gibi farklı şekillerde sınıflandırılabilmektedir” diye konuştu.

Engelli bireyler ile ilgili yasal düzenlemeler incelendiğinde, temel hak vurgusunun bireyin katılımı, erişimi ve bu süreçteki destek boyutlarına yönelik olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Akmeşe, “ 5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun’da ‘Engellilerin temel hak ve özgürlüklerden faydalanmasını teşvik ve temin ederek ve doğuştan sahip oldukları onura saygıyı güçlendirerek toplumsal hayata diğer bireylerle eşit koşullarda tam ve etkin katılımlarının sağlanması ve engelliliği önleyici tedbirlerin alınması için gerekli düzenlemelerin yapılmasına’ vurgu yapılmaktadır. Ayrıca kanun kapsamında bulunan hizmetlerin yerine getirilmesinde; engellilerin tüm hak ve hizmetlerden yararlanması için fırsat eşitliğinin sağlanması, engellilerin bağımsız yaşayabilmeleri ve topluma tam ve etkin katılımları için erişilebilirliğin sağlanmasını esas olduğu belirtilmektedir” dedi.

Engelsiz Yaşam

Bir ülkenin her vatandaşı için nitelikli eğitim hizmetlerindeki başarısının erken çocukluk hizmetleri, nitelikli personel ve etkili öğretim süreçlerini de yakından ilgilendirdiğini bildiren Doç. Dr. Akmeşe, “Dolayısıyla, erken çocuklukta özel eğitim hizmetleri ve çocuk haklarına yönelik düzenlemeler, öğretmen eğitimi, erişilebilir öğretim programlarının engelli bireylere yönelik düzenlemeler açısından öne çıktığı yönünde tüm dünyada görüş birliği bulunmaktadır” diye konuştu.

Birçok ülkede yasal düzenlemelerin öncelikli hedef kitlesinin özel gereksinimli olan bireyler kadar aileleri ve yakın çevreleri ile okul yaşamındaki diğer paydaşları da kapsadığını belirten Doç. Dr. Pelin Akmeşe, “Örneğin Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, UNESCO ve Avrupa Konseyi; tüm dezavantajlı grupların dahil edildiği kadınlar, çocuklar, engelli bireyler gibi özel gruplara ilişkin çalışmalar yürütmektedir. Birleşmiş Milletler, UNESCO, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşmesi gibi uluslararası kuruluşlarca tanınan mevcut yasal düzenlemelerde, eğitim hakkı bu gerekçe ile önemli yer tutmaktadır. Tüm çocukların/bireylerin eğitim haklarının cinsiyet, dil, din ve ırk ayrımı yapılmaksızın güvence altına alınması gerekliliği yasal düzenlemeler ile ortaya konulmuştur.

Doç. Dr. Akmeşe, toplumun her kesiminde bireyin temel yaşam hakkı ve gereksinimlerinin dikkate alındığı, yetersizliğine bağlı gereksinimlerinin karşılanması konusunda hak temelli ve adil bir anlayışla hizmetlerin sürdürülebilir, erişilebilir ve nitelikli olması gerektiğini ifade etti.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir