Dünyanın bilinen en eski oyununun taşları tamamlandı
Siirt-Başur Höyük’te Egeli bilim insanı Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur’un başkanlığı yaptığı ekibin daha önceki yıllarda bulduğu dünyanın en eski (MÖ 3100-2900) oyun setinin eksik parçaları devam eden kazılarda ortaya çıkarıldı. İlk parçaları 2011 yılında çıkarılan oyun seti, son çıkarılan figürlerle birlikte 40 parçaya ulaştı.
Siirt-Başur Höyük’te Egeli bilim insanı Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur’un başkanlığı yaptığı kazı çalışmaları devam ediyor. Kazı çalışmalarında daha önce ulaşılan “Oyun Seti”nin parçaları olduğu varsayılan “Domuz ve Köpekler” ana figürleri yeni kazılarla ortaya çıkarıldı.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Uygarlıkların beşiği olan ülkemizin dört bir yanında üniversitemiz akademisyenleri öncülüğünde önemli arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülüyor. Yapılan kazılarda hem kültürel mirasımıza sahip çıkıyor hem bu alanları turizme kazandırıyor hem de bilime ve insanlığa katkı sunuyoruz. Üniversitemiz Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur’un başkanlığını yaptığı ekibin Siirt-Başur Höyük Erken Tunç Çağı I mezarında önceki yıllarda bulduğu dünyanın en eski oyun taşları olduğu bilenen set, ortaya çıkarılan yeni taşlarla tamamlandı. Araştırma ekibimizi kutluyorum” dedi.
Ege Üniversiteli akademisyenler öncülüğünde sürdürülen kazı çalışmaları; bir yandan uygarlıkların beşiği olan Anadolu’nun kültürel ve arkeolojik zenginliklerini gün yüzüne çıkarırken diğer yandan da dönemin bilim, sanat, tarih, kültür ve ekonomisine ışık tutuyor. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur’un başkanlığını yaptığı ekibin Siirt-Başur Höyük Erken Tunç Çağı I mezarında önceki yıllarda bulduğu dünyanın en eski oyun taşları olduğu bilenen set, ortaya çıkarılan yeni taşlarla tamamlandı.
Siirt-Başur Höyük’te devam eden kazılarda av, yarış ve strateji oyununda kullanıldığı düşünülen “Domuz ve Köpekler” ana figürlerinin çıkarıldığını ifade eden Doç. Dr. Sağlamtimur, kazı alanında yapılan çalışmalarda daha önce yeşil, kırmızı, mavi, siyah ve beyaz renklerde toplam 49 tane taş bulunduğunu şimdi de “Domuz ve Köpekler” ana figürlerine ulaşıldığını ifade etti. Prehistorik çağlarda rastlanan bu tür oyunların, günümüzde bilinen gelişmiş zekâ oyunlarının ataları olabileceğini ifade eden Doç. Dr. Sağlamtimur, “Başur Höyük Erken Tunç Çağı I mezarında ortaya çıkarılan oyun taşları hakkında ilk düşündüğümüz, bunların olasılıkla bir av, yarış ve strateji oyunu olabileceğidir. Bu görüşümüzü destekleyen en büyük etken, taşlar arasında ön plana çıkan ana figürlerin domuz ve köpekler olmasıdır. Bu nedenle Başur Höyük’te ortaya çıkarılan bu oyun setini “Domuzlar ve Köpekler” olarak adlandırmak istiyoruz. Ayrıca, daha geç olmakla birlikte, Mezopotamya ve Mısır’da ortaya çıkarılan buluntulara baktığımızda da benzer bir temayı görmekteyiz. Genellikle iki ana hayvan grubu oyuna adını vermektedir. Buna karşın, mermi çekirdeği şeklindeki sayı taşlarının çokluğu, renk ve sayı olarak dengesiz dağılımı doğru tahmin yapmayı da zorlaştırmaktadır. Oyun tahtasının ele geçmemesi sebebiyle bu oyunun nasıl oynandığını söylemek şimdilik zordur. Ancak eldeki veriler ETÇ I dönemindeki oyunların veya oyun taşlarının belirgin kuralları olan olgunlaşmış bir aşamada olduklarını göstermektedir. Başka kazılarda yeni ve benzer buluntular ortaya çıkıncaya kadar biraz daha beklemek zorundayız. Başur Höyük’te son derece karmaşık özellikler sergileyen bir oyun setinin bulunmuş olması, bu tür oyunların kökeninde Anadolu topraklarındaki kültürlerin de yer almış olabileceğini göstermektedir” dedi.
“Günümüzde bilinen gelişmiş zekâ oyunlarının ataları olabilir”
Doç. Dr. Sağlamtimur, “İnsanlar tarafından oynanan en eski oyunlar kil, ağaç, aşık kemiği veya taştan yapılmış basit nesneleri içerir. Ayrıca tohum veya çakıl taşlarının da, erken dönemlerden başlayarak tüm dönemler boyunca oyun taşı olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Başur Höyük’te 2011 ve 2019 yılları arasında yürütülen arkeolojik kazılarda, höyüğün güneydoğu kesiminde Erken Tunç Çağı I dönemine tarihlenen toplam 18 mezar açığa çıkarılmıştır. Mezarların büyük bir kısmı taş sandık mezar tipindedir. Mezarlarda ortaya çıkarılan buluntular, boyalı ve boyasız çanak çömleklerden, metalden üretilmiş mızrak ile çeşitli törensel nesnelerden, geometrik motifli silindir mühürlerden, sayıları yüz binleri bulan çeşitli türde taşlardan üretilmiş boncuklardan oluşmaktadır. Mezarların içerisinde bulunan tekstil parçalarından alınan karbon örnekleri MÖ 3100-2900 / 2800 tarihini vermiştir” dedi.
Başur Höyük’te karşılıklı oynandığı düşünülen bir oyuna ait taşlardan oluşan oyun setinin eldeki radyokarbon verilerine göre, Yakın Doğu’nun en eski figüratif oyun taşları olmaya aday olduğunu söyleyen Doç. Dr. Sağlamtimur, “9 No’lu mezarda ortaya çıkarılan, çeşitli taşlardan yapılmış, sayısı 40’ı bulan küçük nesnelerin, karşılıklı oynanan bir tür oyuna ait oyun taşları olduğunu düşünmekteyiz. Olasılıkla bu oyun taşları mezarların içerisine gömü hediyesi olarak bırakılmak üzere yapılmış olmalıdırlar. Bu oyun taşları, eldeki radyokarbon 14 sonuçlarına göre (MÖ 31002900/2800) Yakın Doğu’nun en eski figüratif oyun taşları olmaya adaydır. Bu tür oyunlarla, yönetici sınıfa ait çocuklar veya gençler, planlama, strateji, taktik veya savaş esaslı zekâ oyunu gibi unsurları öğrenmiş olmalıdırlar. Anadolu’nun henüz yazı ile tanışmadığı bir döneme tarihlenmeleri de bunların kısmen eğitsel anlamda da kullanılmış olabileceklerini akla getirmektedir. Bu oyun taşları, günümüzde bilinen gelişmiş zekâ oyunlarının ataları olabilir. Olasılıkla bazı örnekler dışında oyun levhalarının ve taşlarının zaman içerisinde yok olduğunu da söyleyebiliriz. Bu tür nesneler arkeolojik araştırmalarda nadiren ele geçer. Bu açıdan bakıldığında Başur Höyük’te oyun levhası olmasa dahi taşlarının bulunmuş olması, bu eski oyunlara dair yeni bilgiler elde edilmesini sağlamıştır” diye konuştu.