Prof. Dr. Kaymaz, “Dünyada 250 Milyona Yakın İnsan Türkçe Konuşuyor”

EÜ Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, Türk Dünyasında ortak iletişim dilinin oluşmasını sağlamak hedefiyle önemli bilimsel çalışmalar yapıyor

*Prof. Dr. Kaymaz, “Ortak bir Türk dilinin tüm Türk coğrafyasında konuşulmasının önünde bir takım sorunlar olmakla birlikte, özellikle Türkiye’deki bilim insanlarımız Türkiye Türkçesinin ortak bir iletişim dili olabileceğini güçlü bir şekilde savunuyorlar. Ben de Türkiye Türkçesinin ortak bir iletişim dili olabileceğine canı gönülden inanmaktayım” dedi.

Ufuk Acıbadem – Hakan Tanım

Türk Dili, yaşayan diller içerisinde en eski kökenli dillerden birisi. Sümer yazıtlarında yer alan Türkçe kelimeler, dilimizin çok eski çağlardan beri diğer dilleri etkileyen ve geniş coğrafyalarda konuşulan bir dil olduğunu gösteriyor. Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Dili ve Lehçeleri Anabilim Dalı, Türk Dünyasında ortak iletişim dilinin oluşmasını sağlamak ve ortak projeler geliştirmek hedefiyle bir yandan Eski Türkçeden günümüze Türk yazı dillerinin ve lehçelerinin bilimsel yöntemlerle incelenmesi, analiz edilmesi ve yorumlanması için lisansüstü düzeyde eğitim verirken diğer yandan da alana özgü uzman bilim insanları yetiştiriyor. Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Dili ve Lehçeleri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Kaymaz, Türk Dilinin tarihsel gelişimi ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Türk Dilinin dünyadaki en eski dillerden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Zeki Kaymaz, “Sümer çivi yazılı tabletlerindeki Türkçe kelimeler, bize dilimizin çok eskiden beri var olduğunu gösteriyor. Biz, dilimizi kendi kaynaklarımızda ancak 8’inci yüzyılda Orhun Abidelerinde görebiliyoruz. İlk kez biz bu dönemde Türkçeyi kapsamlı bir şekilde araştırabiliyoruz. Bu döneme Eski Türkçe dönemi denmektedir. Ardından Uygur Türkçesi dönemi gelmektedir. Bunlar da Uygur yazılı metinleridir. Akabinde Orta Türkçe dediğimiz bir dönem vardır. Kutadgu Bilig, Dîvânü Lugâti’t-Türk, Atabetü’l-Hakayık gibi eserlerimizle temsil edilir. Bu eserlerden biz, 11’inci yüzyıl Türkçesi hakkında bilgi ediniriz. Bu döneme kadar Türkçe, tek bir kol halinde görünür. 13’üncü yüzyıl başında Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya gelmesi ile Oğuz Türkçesi ön plana çıkmaya başlamıştır. Türkiye Türkçesinin temeli de işte bu dönemle başlayan Eski Anadolu Türkçesi dönemidir.” dedi.

Osmanlı döneminde 16’ncı yüzyılda, Eski Anadolu Türkçesinin farklılaşmaya başladığını ifade eden Prof. Dr. Zeki Kaymaz, günümüzde konuşulan Türkçenin temelinin uzun bir süreçte şekillendiğini söyledi. Prof. Kaymaz, “Günümüzde konuşulan Türkçe, 11 ile 12’nci yüzyıllarda, Orta Asya Türkçesinin farklılaşması ile başlayıp, özellikle 16’ıncı yüzyıl ile büyük bir değişime giderek şekillenmiş bir yapıya sahiptir.” açıklamasında bulundu.

Türk dili coğrafyasının nereleri kapsadığını açıklayan Prof. Kaymaz, “Türk dili coğrafyası, Çin ve Moğolistan içlerinden başlayıp Balkanlara kadar uzanan, kuzeyde Sibirya’dan güneyde İran- Irak içlerine kadar uzanan geniş bir coğrafyayı kapsar. Buradaki önemli noktalardan birisi Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Azerbaycan’da resmi dil olarak Türkçenin konuşulmasıdır. Bu alanla alakalı net bir çalışma olmamakla birlikte tahmini olarak 200 ila 250 milyon insanın Türkçe konuştuğu düşünülüyor. Şu da bilinmelidir ki, Türkçe deyince sadece bizim ülkemizde konuşulan dil anlaşılmamalıdır. Kazak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Özbek ve Azerbaycan Türkçeleri de bu grubun içerisinde yer alan lehçelerdir.” diye konuştu.

Ortak Bir Türkçe Mümkün Mü?

Türkçenin geniş bir coğrafyada konuşulması dolayısıyla ortak bir Türkçe anlayışının olup olmayacağı sorusuna cevap veren Prof. Dr.  Kaymaz, “Ortak bir Türk dilinin tüm Türk coğrafyasında konuşulmasının önünde bir takım sorunlar olmakla birlikte, özellikle Türkiye’deki bilim insanlarımız Türkiye Türkçesinin ortak bir iletişim dili olabileceğini güçlü bir şekilde savunuyorlar. Ben de Türkiye Türkçesinin ortak bir iletişim dili olabileceğine canı gönülden inanmaktayım. Ortak bir dil demek, daha geniş coğrafyalardaki bilginin akış hızının artması demek. Bilimde, sanatta, edebiyatta, turizmde, sporda ve daha birçok alanda daha güçlü ilişkiler anlamına geliyor. Bu da Türk coğrafyası için olumlu getirileri olan bir süreç olur.” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir