“Dünya Parkinson Hastalığı Günü” Parkinson son değil

“Dünya Parkinson Hastalığı Günü”

Parkinson son değil

Doç. Dr. Acarer, “Hastalığı 20 yıl öncesine oranla daha iyi tedavi ediyoruz ama Parkinson hastalığı ilerleyici bir hastalık. Ne ilaç verilirse verilsin hastalık ilerliyor ama bu ilerleme döneminde en azından ilaçlarla hastanın bulgularını kontrol etme şansımız daha kolay oluyor. Hastalar bu dönemde daha kaliteli bir yaşam geçiriyorlar. Bunun haricinde yeni ortaya çıkan pompalar ve beyin pilleri de ilerlemeyi yavaşlatmanın bir başka parçası” dedi

Mehmet Şakir Saraç-Yunus Uyar

İZMİR(Ege Ajans)– Parkinson hastalığı konusunda toplumsal farkındalık ve bilinçlenme yaratmak adına her yıl 11 Nisan tarihi tüm dünyada “Parkinson Hastalığı Günü” olarak kutlanıyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Acarer, “Parkinson, genellikle yaşlı nüfusun hastalığı olarak biliniyor. Dünyada yaşlı nüfus arttıkça Parkinson’un görünme oranı da artıyor. Genetik mutasyonları da işin içine katarsak yaş sınırı artık çocuklara kadar düştü. Ama tabii genel olarak yaşlıların bir hastalığıdır diyebiliriz” dedi.

         Parkinson hastalığının ilk olarak 1817 yılında James Parkinson tarafından tanımlandığını, yani yaklaşık 200 yıldır bilinen bir hastalık olduğunu belirten Doç.  Dr. Acarer, “Eskiden Parkinson hastalığını çok farklı biliyorduk ama artık eskisi gibi bilmiyoruz. Parkinson eskiden eli titreyenlerin veya ayağını sürüyenlerin hastalığı olarak bilinirdi ama artık Parkinson kendi içerisinde birkaç şekilde ortaya çıkabiliyor. Çok basitçe anlatacak olursak, beynimizde hareketlerimizi kontrol eden ve bundan sorumlu olan hücreler bulunur. Bu hücrelerden kimyasal maddeler salgılanır, bunlardan birisi de dopamindir. Dopamin, beyine gelen bilgileri bir sinir hücresinden diğerine aktarır, böylece vücut dengesi sağlanmış olur. Fakat bu hücrelerin bir kısmı hasar gördüğünde ya da azaldığında dopamin salgılanamaz, azalmış dopamin sonucu vücutta titreme ve yavaş hareket etme gelişir. Vücudun dengesinin bozulmasıyla ortaya çıkan bu hastalığa Parkinson hastalığı denir. Tek boyutu bu değil tabii, yani ilk tanımlandığındaki, motor bulguları; hareket yavaşlaması, titreme şeklinde tanımlanan bir hastalıktır ama artık biliyoruz ki, Parkinson hastalığı sadece motor değil, bizim no-motor dediğimiz depresyon, kabızlık, koku alma, halüsinasyon gibi birçok farklı özelliği olan hastalıktır” diye konuştu.

“HASTALIĞI ARTIK DAHA İYİ TEDAVİ EDEBİLİYORUZ”

Her yaş grubunda Parkinson hastalığının görüldüğünü belirten Doç. Dr. Acarer, “Parkinson, genellikle yaşlı nüfusun hastalığı olarak biliniyor. Mesela dünyada yaşlı nüfus arttıkça bu nüfusla beraber Parkinson’un görünme oranı da artıyor. Genetik mutasyonları da işin içine katarsak yaş sınırı artık çocuklara kadar düştü. Ama tabii genel olarak yaşlıların bir hastalığıdır diyebiliriz” dedi.

Parkinson hastalığı hakkında artık daha çok bilgiye, daha etkili ilaçlara sahip olduklarını belirten Doç. Dr. Acarer, “Hastalığı 20 yıl öncesine oranla daha iyi tedavi ediyoruz ama Parkinson hastalığı ilerleyici bir hastalık. Ne ilaç verilirse verilsin hastalık ilerliyor ama bu ilerleme döneminde en azından ilaçlarla hastanın bulgularını kontrol etme şansımız daha kolay oluyor. Hastalar bu dönemde daha kaliteli bir yaşam geçiriyorlar. Bunun haricinde yeni ortaya çıkan pompalar ve beyin pilleri de ilerlemeyi yavaşlatmanın bir başka parçası” diye konuştu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir