Şah damara stent “inme” riskini düşürüyor

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Kliniğinde, karotis ( şah damarı) hastalığının tedavisinde cerrahi yönteme alternatif olarak girişimsel tedavi yöntemi de başarı ile uygulanıyor.

Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Akın, ilerleyen dönemde kardiyoloji kliniklerinde girişimsel tedavi yöntemi uygulamasının artmasıyla inme riskinin önlenmesinde oldukça önemli bir ilerleme kaydedileceğini belirtti.

Girişimsel tedavi yöntemi konusunda bilgi veren Prof. Dr. Mustafa Akın, ‘‘Cerrahi yöntemde boyun bölgesindeki damar ameliyatla açılıyor ve yağ plağı kazınarak çıkarılıyor. Bu yöntem her hastaya uygulanamıyor, dolayısıyla hastalarımız daha çok ameliyat dışı stent takılarak tedavi olmayı tercih ediyorlar.  Periferik damar hastalıkları polikliniğimizde tanı ve takip; anjio laboratuvarımızda ise stent işlemini gerçekleştiriyoruz. Polikliniğimizde periferik damar hastalıklarının muayenelerini, tetkiklerini, ayrıca işlem gerektiren hastaların da yönlendirmesini yapıyoruz.  Karotis damar hastalığının girişimsel yolla tedavi yöntemi cerrahi tedavi yöntemine göre hastalara çeşitli avantajlar sağlıyor. Bunlardan ilki, bu yöntemin komplikasyon riskinin düşük olması. Bu durum daha az sakatlık ve ölüm riski anlamına geliyor. Bu yöntem ile hastalara sunduğumuz bir diğer avantaj ise hastanede kalış süresinin azalması. Uluslararası çalışmaların sonuçları değerlendirildiğinde yeni yöntemin ciddi avantajları söz konusu” diye konuştu.

“Hastaların takip ve tedavileri dikkatle yapılmalı”

Karotis arterine girişimsel olarak stent takılmasının her geçen gün daha çok tercih edilen bir yöntem olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akın, “Girişimsel kardiyologların bu sahaya girmeleri sonucunda bu girişim sayısı giderek artıyor. Tekniğe uygun girişim sonucunda merkezimize başvuran hasta sayısı ve başarı grafiği gittikçe yükseliyor. Hastalarımızın girişimsel kardiyolojik işlem yapılan merkezlere müracaatı tedavi ihtiyacı olan birçok hastaya umut olacak. Hastanın bilek veya kasık damarından girilerek sorunlu karotis arteri görüntülendikten sonra dar olan bölgeye uygun çap ve boyda stent denilen ‘endovasküler protez’ yerleştirilerek işlem tamamlanıyor. İşlem öncesi ve sonrası görüntüleme ve vasküler ultrasonografik değerlendirme yapılan hasta, ilaç tedavisi düzenlenerek, kontrole gelmek üzere taburcu ediliyor. Burada, yapılan işlem kadar hastaların takip ve tedavilerinin de dikkatle yapılması önem taşıyor’’ dedi.

İlerleyen dönemde kardiyoloji kliniklerinin bu konuya hassasiyetle yaklaşmalarının inme riskinin önlenmesinde oldukça önemli bir açığı kapatacağını vurgulayan Prof. Dr. Akın, “Bu durumun, inme denilen kalıcı sakatlık ve bazen de ölümle sonuçlanan serebro-vasküler olayların yaklaşık yüzde 30’undan sorumlu karotis arter hastalıklarının tedavilerinde ve inme riskinin önlenmesinde oldukça önemli bir açığı kapatacağını düşünüyoruz’’ dedi.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir