Prof. Dr. Işıklı, “Doğu Anadolu, çok önemli kültür bölgelerinin bir geçiş noktası”
1.Doğu Anadolu Arkeolojisi Çalıştayı
Prof. Dr. Işıklı, “Doğu Anadolu, çok önemli kültür bölgelerinin bir geçiş noktası”
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prof. Dr. Nuri Bilgin Konferans Salonu’nda “I. Doğu Anadolu Arkeolojisi Çalıştayı” düzenlendi. Çalıştayda, Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı, “Doğu Anadolu Arkeolojisi ve Kuru- Aras Kültürü: Sorunları ve Öneriler” konulu bir sunum yaparken, Bengi Başak Selvi ise “Kuru Aras Alet Çantası: Sos Höyük Örneği” konulu sunumunu gerçekleştirdi. Sunuma, akademisyenler ve tarih sever öğrenciler katıldı.
Kuru-Aras kültüründen bahseden Prof. Dr. Işıklı, “Bizler çok zor bir coğrafyada arkeoloji çalışmaları yürütmek durumundayız. Bu coğrafya her açıdan özellikleri olan bir coğrafya o nedenle de biz daha fazla emek veriyoruz. Bütün arkeologlar için aynı şey söz konusu ama bizim coğrafyamızın kendi has zorlukları ve sıkıntıları var. Ben bu coğrafyanın en önemli kültürlerinin biri olan Kuru Aras kültüründen ve onun araştırmalarından bahsetmek istiyorum. Kendim doktora yıllarında bu kültürle tanıştım. Doğu Anadolu coğrafyası ve bu coğrafyadaki kültüre o dönemden itibaren hayranlık duymaya başladım. Doğu Anadolu gerçekten çok özel bir coğrafya. Çok zorlu da olsa gerçekten olağanüstü lokalizasyonu var. Yakın Doğu dediğimiz çok önemli kültür bölgelerinin geçiş noktası. Bir ucu Kafkaslara dayanıyor, bir ucu İran’da, bir ucu Kuzey Mezopotamya’da, bir ucu Orta Anadolu’da, biri de Karadeniz’de. O yüzden bütün bu coğrafyaların kesişim noktasında yer alıyor. Doğu Anadolu’nun bu anlamda bütün bu kültür bölgelerindeki iletişimden ve etkileşimden ortaya çıkarak kesiştiği noktalar olmakla birlikte kendine has bir arkeolojisi var. Doğu Anadolu arkeolojisi tabirini kabul etmemiz gerekiyor” dedi.
Bengi Başak Selvi ise yaptığı sunumda, “Kura-Aras Alet Çantası: Sos Höyük Örneği” konusunda sunum yaptı. Selvi sunumunda, “Kura-Aras’ın çok geniş bir alana yayılan bir kültür bölgesi var. Kura-Aras kültüründe, ilk Mezopotamya’da gördüğümüz gibi bir kentleşme kavramdan bahsedemiyoruz. Karşılaştığımız hep köy büyüklüğünde yerleşmeler. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan gruplardan bahsediyoruz. Bölgesel olarak değişiklik gösteren kültür öğeleri var. Farklı yerleşimlerde yuvarlak planlı ya da köşeleri yuvarlatılmış dörtgen planlı mimari ile karşılaşabiliriz. Görmediğimiz belirli figürleri var, örneğin insan figürünü hiç Kura-Aras yerleşmesinde görmüyoruz. Bunun yerine hayvan figürlerini görebiliriz” diye konuştu.