Doç. Dr. Erdoğan “Kadınlarda meme kanserinden sonra en çok tiroid kanseri görülüyor”

“Dünya Tiroid Farkındalık Haftası”

Doç. Dr. Erdoğan “Kadınlarda meme kanserinden sonra en çok  tiroid kanseri görülüyor”

Nazlı Ersözlü-Rana Beyza Öztürk

İZMİR(Ege Ajans)- İzmir başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde tiroid hastalıkları konusunda önemli hizmetler veren  Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı Endokrinoloji Bilim Dalı,  bir referans merkezi olarak tiroid çalışmaları kapsamında farkındalık yaratıyor.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Erdoğan, Endokrinoloji Bilim Dalında tiroid hastalıkları ile ilgili çok ciddi ve yoğun çalışmalar yaptıklarını söyledi.

 Dünya Tiroid Farkındalık Haftası olmak üzere yılın genelinde hastalara ve topluma yönelik,  çeşitli farkındalık çalışmaları yaptıklarını ifade eden Doç. Dr. Mehmet Erdoğan,“ İyot, tiroid hormon sentezi için vazgeçilmez bir elementtir. Dünyada ve ülkemizde en yaygın hastalık gruplarından birisi olan  tiroid hastalıklarının en önemli sebepleri arasında  iyot yetersizliği gelmektedir” dedi.

Kadınlarda meme kanserinden sonra en çok görülen kanser çeşidinin tiroid kanseri olduğunu söyleyen Doç. Dr. Erdoğan,  “Tiroid hastalıkları çok geniş bir alana yayılmaktadır ve çeşitlilik göstermektedir. Nodül, nodül ilişikli kanser, tiroid bezlerinin çok çalışma ya da az çalışma durumu, iltihaplanma, iyot eksikliği veya fazlalığına bağlı hastalıklar bunlara örnek verilebilir. Bu hastalıklar arasında bizim en çok karşılaştığımız hastalık ise tiroid nodülleridir. Nodül, tiroid bezindeki yuvarlak oluşumlardır ve bu oluşumlar katı, sıvı veya hem katı hem de sıvı içerik barındırabilir. Genel olarak tüm tiroid hastalıkları kadın hastalarımızda daha çok görülmektedir. Tiroid  hastalarımız bir çoğunun ailelerinde de tiroid nodüller veya kanserleri  bulunmaktadır” diye konuştu.

 “Tedavi süresi ömür boyu”

Doç. Dr. Erdoğan,   “Haşimato tiroiditi sıklıkla karşılaştığımız bir tiroid rahatsızlığıdır ve yaşlandıkça sıklığı da artmaktadır. Haşimato tiroiditi hipotiroidinin (tiroid tembelliği) en önemli nedenidir. Hastalar doktora yorgunum, unutkanım, dalgınım, depresyondayım ya da üşüyorum gibi şikâyetlerle başvururlar. Bu hastalarımızda bakılacak TSH hormonu ve tiroid antikorları bize hastalığı tanımada oldukça faydalıdır. TSH yükseldiğinde ve antikor pozitifliği ile büyük oranda hastalar tanı almaktadırlar. Hashimoto tiroiditi özellikle kadınlarda görülür ve ailesel özellik gösterirler” dedi.

Tedavi süresinin genelde ömür boyu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Erdoğan, diğer hipotiroidi nedenleri olarak “Hastanın daha önceden tiroid ameliyatı olması veya radyoaktif iyot alması da sık görülen nedenlerdendir.İyot, tiroid hormon sentezi ve vücuttaki birçok doku için önemli bir ihtiyaçtır. Ve bu ihtiyacın eksikliği durumunda guatr rahatsızlığı çok sık görülmektedir. Guatr dediğimiz şey, tiroid bezinin büyümesidir. Önceden bu rahatsızlığın sayısı çok fazlaydı ama Sağlık Bakanlığı’nın yıllar önce tuzların iyotlanması kararından sonra çok büyük guatrlar artık günümüzde pek görmüyoruz” diye konuştu.

“İyotu tamamen yasaklamak diye bir şey yoktur”

Doç. Dr. Erdoğan,  “Bazen birçok tiroid hastamıza iyot kullanımını gereksiz yere yasaklanabiliyor. İyot alırsanız Hashimato tiroiditiniz daha kötü olur, zehirli guatr olursunuz gibi sağlıksız bilgiler aktarılabiliyor. Hâlbuki iyot, çok az sayıda tiroid hastalarında belirli bir süre ile yasaklanan bir şeydir. Zaten genele baktığınızda tiroid hastalıklarının çoğunda tam tersine iyota ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle iyotu tamamen yasaklamak diye bir şey yoktur. İyot iyi bir şeydir ve biz bunun alınması ile ilgili çok titiz davranıyoruz. Çünkü yeterli iyotun alınması bizim için birçok hastalığı önlemede önemli bir etkendir” dedi.

Beslenme ile ilgili de çok ciddi sorunlar yaşandığını ifade eden Doç. Dr. Erdoğan,  “Hastalar konuyla ilgili bazı internet sitelerinden ve konunun uzmanı olmayan hekimler tarafından yanlış yönlendirilip balık, lahana, dereotu,  brokoli, süt ve süt ürünlerini tüketmiyorlar. Günlük ihtiyaç düzeyinde bu besinlerin tüketilmesinde asla bir sorun yoktur” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir