Egeli genç sosyologlar, “Köy Sosyolojisi” dersi uygulaması için Bayındır’da…

Nazlı Ersözlü-Menduha Meryem Ceylan-Mehmet Şakir Saraç

İZMİR(Ege Ajans)- Ege Üniversitesi (EÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Yeşiltuna, “Köy Sosyolojisi” dersi verdiği bir grup öğrenci ile birlikte Bayındır’ın Arıkbaşı Mahallesi’ne uygulama gezisi düzenledi.

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Yeşiltuna, “Köy Sosyolojisi” dersi kapsamında öğrencileriyle birlikte 1864 yılında Kafkasya göçüyle gelen ve etnik yapısı itibariyle Çerkezlerden oluşan Bayındır Arıkbaşı Mahallesi’nde incelemelerde bulundu. Arıkbaşı Mahalle Muhtarı Abidin Arıcıer ve örnek olay olarak seçilen kırsal girişimci niteliğiyle Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Ul, son yıllarda mahalleye dönüştürülen köy ile ilgili öğrencileri bilgilendirdi.

Köy Sosyolojisi dersinin, köylerdeki sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal boyutlarıyla ele aldığını söyleyen Prof. Dr. Yeşiltuna, “Köylerin tarihsel süreci boyunca nasıl bir değişim, dönüşüm geçirdiği ve günümüzde ne tür yerel, küresel faktörlerle etkileşime girdiğinin sosyolojik olarak analizinin yapıldığı bir ders olmaktadır. Öğretim dönemi boyunca, öğrencilerime karşıdan köye köylüye baktıklarında, gördüklerinden hareketle nasıl bir öngörüde bulunabileceklerini, nasıl yorumlayacaklarını sorarım. Köy hayatını gören ve görmeyen öğrencilerim de bu tür tartışmalardan çok memnun olurlar. Yılsonunda yapılacak köy inceleme gezisini, adeta kendilerini sınayacakları bir sınav gibi sabırsızlıkla beklerler” dedi.

“Etkinliğimizi her yıl gerçekleştirmeye çalışıyoruz”

Bir köyün bu çerçevede, öğrenciler tarafından deneyimlenmesinin çok ciddiye alınması gereken bir etkinlik olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yeşiltuna, “Dönem sonunda köy sosyal yapısına ilişkin yaşadıkları böylesi deneyim ileride yapacakları sosyolojik analizlerde elde edecekleri başarı ve sosyolog olma sürecinde kendilerini ispatlamaları açısından çok önemlidir. Bu nedenle öğrenciler, kendilerini sadece sosyal bir olaya bakmaktan çıkarıp, derindekini görmeye başladıklarını fark ettiklerinde çok daha mutlu olmaktadırlar. Köy inceleme etkinliğimizi, doğa koşulları engellemez ise her yıl farklı bir köyde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Köy seçimimizde belli kriterlerimiz var. Bu kriterler; köye dair belli sosyal, ekonomik, kültürel dinamikleri bize sunacak şekilde saptanmaktadır.Örneğin bu köyde diğer birçok verinin yanında, son yıllarda mezar taşlarına üç farklı alfabe ile yazılan yazıları görmeleri, köyde yaşanan değişimde çok boyutlu tartışılabilecek bir veri olmaktadır  ” diye konuştu.

Neden Arıkbaşı olduğu konusunda da çeşitli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Yeşiltuna,  “Hem göç veren hem de göç alan bir hareketliliğe sahip olması, etnik kimlik açısından taşıdığı çeşitlilik, çevresinde tarımsal kalkınma konusunda başarılı örnekler bulunması, köyde kent kökenli bir ekonomik girişimde bulunan örneğe ulaşabilir olmamız, gibi nedenler bu yıl bizi Arıkbaşı’na yönlendirmiştir. Ege Üniversitesi Rektörlüğü de kurumsal kimliğinin sağladığı güvenliğin yanında, ulaşım, kumanya gibi konularda maddi manevi destek vermektedir” dedi.

“Çerkez kimliğinden biraz uzaklaşmaktayız”

Muhtar Arıcıer, “Köyümüz 1864 göçüyle Kafkasya’dan gelen Çerkezlerden oluşuyor. 1864 yılında sürgünle geldik. 151. yıl dönümümüz de ağıtlar eşliğinde anma etkinliği gerçekleşecek. Köyün 1887’de kurulduğu söyleniyor ama biz nüfus bilgilerinden 1865’te burada doğum olduğuna dair bilgi aldık. Dışarıdan çok göç alındığı ve fiziki olarak da köy merkezinin 600-700 metre ilerisinde de doğulu vatandaşların olduğu, bu kişilerinde 1987 yılında geldiği biliniyor. 1980’ler sonrası dışardan göç başladı ve günümüzde Çerkez kimliğinden biraz uzaklaşmaktayız” diye konuştu.

“Sülalelerin kendine özgü isimleri var”

Aynı sülaleden evliliklerin yapılmadığını ifade eden Muhtar Arıcıer, “Akraba evliliklerini önlemeye çalışıyoruz. Burada sülalelerin kendine özgü isimleri var. Lıhıyuko, Kabardeler, Jane, Kobliler, Yemzi ve Turkov gibi çeşitli sülaleler bulunmakta. Köy olarak komple buraya sürgünle göç etmişler. İzmir’in Bayındır ilçesine göç eden 6-7 tane sülale var. Söylentilere göre Kafkasya’dan 5 milyon insan sürgün edilmiş. Tabi hepsi buraya gelmedi, yaklaşık 500 kişi buraya yerleşmiş. Buralarda birbirine yakın köyler var, fakat birleşip bir güç olunmaması adına bir araya getirilmemiş” diye konuştu.

“Çocukluğumdan beri heves ettiğim bir şeydi”

Sonradan köyde bir çiftlik sahibi olarak, kentli bir girişimci kimliği ile söyleşide bulunulan Prof. Dr. Mehmet Ali Ul, “Eşimle hayalimizde olan bir şeyi yapmak amacıyla buraya geldik. Çocukluğumdan beri heves ettiğim bir şeydi. Bildiğiniz gibi biz okulda daha çok işin teoriğini anlatıyoruz. Her ne kadar uygulama sahalarında uygulama yaptırıyor olsak da bu uygulamalar daha çok araştırmalara yönelik. Biz burada işin biraz da ekonomik boyutuna yönelim yaparak bir şeyler yapmak istedik. Eşim bana çok destek oldu, o olmasaydı bunu tek başıma yapamazdım. Yaklaşık 2 yıldır burada aktif olarak bulunuyoruz. Hafta sonlarımızı burada geçiyoruz. Burada zeytin ağaçlarımız var. Ağaçlarla yeterince ilgilenememiş. Biz elimizden geldiği kadar bakmaya çalıştık ve en sonunda bir şekle girdi” diyerek kendi girişim hikâyesini anlatmıştır.

  

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir