Prof. Dr. Ayaz “Çölleşmenin nedeni de çözümü de insan kaynaklıdır”
“Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü”
Prof. Dr. Ayaz “Çölleşmenin nedeni de çözümü de insan kaynaklıdır”
Birleşmiş Milletlerin aldığı kararla 1994 yılından bu yana her yıl 17 Haziran, tüm dünyada “Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü” olarak kabul ediliyor. Her yıl bu günde yapılan etkinlikler ile ormansızlaşma, su ve vejetasyon kayıplarına bağlı olarak türlerin neslinin tükenmesi, insan için temiz su ve sağlıklı gıda tedarikinin tehlikeye girmesi gibi konulara dikkat çekiliyor. Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇEVMER) Müdürü Prof. Dr. Dinçer Ayaz, bu yıl bu özel günde “Gıda, Yem, Lif” sloganı ile farkındalık yaratılacağını söyledi.
Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nün üç ana noktayı hedeflediğini belirten Prof. Dr. Ayaz, “ Öncelikli hedef insanların konu ile ilgili farkındalığını artırmak. Bununla birlikte insanlara; çölleşme ve kuraklıkla etkili bir şekilde mücadele edilebileceğini, çözümlerin mümkün olduğunu ve bu amaca yönelik temel araçların her düzeyde toplum katılımını ve işbirliğini güçlendirdiğini anlatmaya çalışıyoruz. Yine bu günde özellikle Afrika’da ciddi kuraklık ve çölleşme yaşayan ülkelerde Birleşmiş Milletler, çölleşme ile Mücadele Sözleşmesinin uygulanmasını güçlendirecek uygulamalar hayata geçiriyor. Bu senenin başlığı, tüketim ve toprak arasındaki bağlantılar. Nüfus büyüdükçe, zenginleştikçe ve kentleşme yayıldıkça; arazinin yiyecek, hayvan yemi ve giyim için lif sağlama talebi hızla artıyor. Bu arada, mevcut ekilebilir arazilerin sağlık ve üretkenliği azalırken, iklim değişikliği nedeniyle kötüleşiyor. Nihai sonuç, arazinin sürdürülebilir olmayan oranlarda dönüştürülmesi ve parçalanması; üretime, ekosistemlere ve biyolojik çeşitliliğe zarar veriyor” dedi.
Kuraklığın sonuçları herkesi ilgilendirir
“Nerede yaşarsanız yaşayın, çölleşmenin ve kuraklığın sonuçları sizi ilgilendirir” diyen Prof. Dr. Ayaz, küresel olarak, arazilerin yüzde 23’ünün artık üretken olmadığını belirtti. Prof. Dr. Ayaz, “Arazilerin yüzde 75’i çoğunlukla tarım için olmak üzere dönüştürülmüştür. Arazi kullanımındaki bu dönüşüm, insanlık tarihinin diğer dönemlerinden daha çabuk gerçekleşmektedir ve son 50 yılda hızlanmıştır. Herkesin; çölleşme, arazi bozulması ve kuraklığın günlük yaşamları üzerinde doğrudan etkisi olduğunu ve bununla savaşabileceğini bilmesi gerekir. Her insanın sağlıklı bir yaşam için ihtiyaç duyduğu kalorinin yüzde 99’u hala topraktan gelmektedir. Sağlıklı ve dayanıklı topraklar, daha sık, uzun ve şiddetli hale gelen kuraklık ve sel gibi afetlere karşı ilk savunma noktasıdır” diye konuştu.
Prof. Dr. Ayaz, “Sürdürülebilir arazi yönetimi herkesin işidir. Birlikte, 2 milyar hektarın üzerinde bozulmuş arazinin verimliliğini geri kazanabilir ve dünyadaki 1,3 milyardan fazla insanın geçim kaynaklarını iyileştirebiliriz. Arazi bozulması, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybı yakından ilişkilidir ve insan refahını giderek daha fazla etkilemektedir. Bu sorunları birlikte ele almak, ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin çoğuna ulaşmanın anahtarıdır. On yıllık arazi bozulması, geri dönüşümsüz hasar yaratabilir ancak on yıllık arazi restorasyonu birçok fayda sağlayabilir” dedi.
Rakamlar ne söylüyor?
Arazi dönüşümleri ile ilgili sayısal veriler paylaşan Prof. Dr. Ayaz, “Bugün, daha önce üretken olan iki milyar hektardan fazla arazi bozuluyor. Doğal ekosistemlerin yüzde 70’inden fazlası dönüştürüldü. 2050’ye kadar, bu yüzde 90’ı bulabilir. 2030’a kadar gıda üretimi için 300 milyon hektar daha toprağa ihtiyaç duyulacak. 2030’a gelindiğinde, moda endüstrisinin yüzde 35 daha fazla arazi kullanması bekleniyor, bu 115 milyon hektarın üzerinde bir alan demek. Gıda, yem, lif de, tarım, ormancılık ve diğer arazi kullanımlarından kaynaklanan sera gazı emisyonları ve iklim değişikliğine yaklaşık dörtte bir oranında katkıda bulunmaktadır. Giyim ve ayakkabı üretimi, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 8’ine neden oluyor. Bu rakamın, 2030 yılına kadar neredeyse yüzde 50 artması bekleniyor” dedi.
Tüketicilerin ve kurumların davranışlarındaki değişiklikler, daha verimli planlama ve sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesiyle sorunların önüne geçileceğini söyleyen Prof. Dr. Ayaz, “Her tüketici araziyi bozmayan ürünler satın alırsa, tedarikçiler diğer ürünlerin akışını kesecek, üreticilere ve politika belirleyicilere güçlü bir sinyal göndereceklerdir. Diyet ve davranışlardaki değişiklikler, gıda atıklarını kesmek, yerel pazarlardan satın almak ve yeni satın almak yerine kıyafetleri değiştirmek gibi davranışlar araziyi rahatlatır ve karbon emisyonlarını azaltır. Yalnızca yeme alışkanlıklarımızı değiştirerek 80 ile 240 milyon hektar arasında toprağı kurtarabiliriz. Hayatı toprağa bağlı olan herkesin çölleşmeyi ciddiyetle ele alması gerekir. Bu herkesi içerir. Önümüzdeki birkaç on yıl, sürdürülebilir gelecek için toprağın geri kazanılmasında en kritik dönem olacaktır. 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü, arazi bozulumunun ne derece önemli olduğunu, bu sorunun çözümüne de güçlü topluluk katılımı ve her düzeyde işbirliği yoluyla ulaşılabileceğini tüm insanlığa hatırlatmak için eşsiz bir gündür. Çölleşme ve kuraklık insan kaynaklıdır. Ancak insan çözümün de kaynağıdır ve bilinçli hareket ederek çözümün doğuşunu hızlandırabilir” diyerek sözlerini noktaladı.