Prof. Dr. Üstün, “Şiddeti sıfırlayamazsınız ama kontrollü olarak sınırlandırabilirsiniz”
İZMİR (Ege Ajans)- Günümüzün en büyük toplumsal sorunlarından biri olan şiddetin genel özelliklerinden ve sağlık kurumlarında yaşanan şiddet olayları ile ilgili açıklamalarda bulunan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çağatay Üstün “Sağlıkta şiddeti önleyebilmek için toplumun etik ve ahlaki açıdan sağlıklı ve dingin olmasının yanında meslek çalışanlarının da aynı şekilde olması gerekiyor. Bu bir ütopya değildir, olması gerekendir” dedi.
Sağlıkta şiddeti ‘dışarıda görülmeyen sadece belli meslek grubunda kümelenmiş bir şiddet unsuru’ diye tanımlayan Prof. Dr. Üstün, “Sağlıkta şiddet aynı zamanda sokakta olmayan şiddetin bir meslek grubuna yönelmesidir. Aynısını memnuniyetsizliğin yoğun yaşandığı perakende sektöründe veya bunlara ait teknik servis hizmetlerinde de görürsünüz. Bu tarz şiddet türleri insan ile beşeri ilişkiler arasında gerçekleşir. Fakat hiyerarşinin sağlam olduğu bir yerde şiddete fiziksel olarak rastlamak güçleşir. Sağlık alanında ise şiddet, fiziksel veya sözel şiddet şeklinde karşımıza çıkıyor. Ülkede sağlık alanındaki şiddet yüzde 80’lere kadar ulaşmıştır ” diye konuştu.
Şiddetin doğanın içinde de farklı türlerde var olduğunu belirten Prof. Dr. Üstün, bu soruna dünyanın her yerinde rastlandığını hatırlattı. Şiddeti meşrulaştırmamak gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Üstün, “Önemli olan şiddeti olağan hale getirmemektir. Dünya üzerinde devletler bazı sosyologların tespitlerine göre şiddeti meşrulaştırmıştır. Şiddet üzerine çalışan tüm kuramcılara göre, sokakta şiddeti şiddetle bastıran bir örneğe rastlayan bireyin şiddetin şiddetle önlenebileceğini düşünmeye başlar ve bunu örnek bir model olarak algılar. Yani devletler bu konuda model teşkil etmemeli, örnek olmamalıdır. Esasında şiddet tamamen ortadan kaldırılabilecek bir olgu değildir. Şiddeti sıfırlayamazsınız ama kontrollü olarak sınırlandırabilirsiniz. Yani şiddete sıfır tolerans diyebilirsiniz ama şiddet sıfırlanacaktır diyemezsiniz” dedi.
“Etik kırılma tamamlandı”
Sağlıkta şiddet konusunun Türkiye’nin bir gerçeği olduğunu belirten Prof. Dr. Üstün, “Toplumsal şiddet mesleklere kadar yayılmıştır. 2013 yılında kendi tespitime göre dünyadaki etik kırılmanın tamamlanmasının ardından şiddet yaşantımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Gerek sözel gerek psikolojik gerekse de fiziksel şiddeti hepimiz yaşıyoruz. Belki de kimi zaman fark etmeden yaşatıyoruz” dedi.
Sağlıkta şiddetin sebeplerini açıklayan Prof. Dr. Üstün, “Sağlıkta şiddetin altında sağlık reformu ve dönüşüm programının bir etkisi olabilir. Sağlıktaki bu dönüşümden sağlık hizmetlerinin ücretsiz olacağı zannedildi. Ama ücretsiz sağlık hâlâ bir hayaldir. Dünya Sağlık Örgütü, ALMA-ATA Bildirgesi’nde 2000’li yıllarda herkese ücretsiz sağlık hizmeti sunulacağını projelendirilse de, bu hedefi tutturamamıştır. Dünya Sağlık Örgütü bu hayali projesinin yanlışıyla varlığını sürdürüyor” diye konuştu.
“Doktor ve hasta iletişimi bozuldu”
Sağlıkta doktor ve hasta iletişiminin bozulduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Üstün, “Eskiden doktor, hastanın tedavisine karar verir ve hastayı bu doğrultuda yönlendirirdi. Hasta, hekimine güvenirdi, aralarında sonsuz bir sadakat vardı. Fakat araya paranın girmesi, kapitalist sistemin sağlığı bir ekonomi aracı haline getirmesiyle başlayan süreç, hekiminin bunun bir çalışanına dönüşmesiyle devam etti. Bu yüzden de her hasta hastaneye gelirken böyle bir ön yargıyla geliyor. 20 yıl kadar önce bu konu bu kadar konuşulmuyordu” dedi. Sağlıkta şiddetin bir diğer nedeninin sağlık giderleri olduğunu belirten Prof. Dr. Üstün, “Sağlık giderlerinin artması hastaların sağlık çalışanlarına kızmasına neden oluyor. Hasta geliyor tedavi oluyor ve bir bakıyor ki diğer ay maaşı kesintiye uğramış. Bu durum hasta ve sağlık çalışanları arasında ciddi bir sıkıntı doğuruyor” diye konuştu. Medyanın kötü haber örneklerini ve ön yargı oluşturabilecek olayları çok sık işlemesinin de doktor ve hasta arasındaki iletişime zarar verdiğini dile getiren Prof. Dr. Üstün, her olayın her an belli makamlara şikâyet edilebilir olmasının da şiddet olaylarının artmasına neden olduğunu belirtti.
“Hastaneye silahla girebiliyorlar”
Güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunu ifade eden Prof. Dr. Üstün, “Hastaneye silah ile girebiliyorlar. Kanada ve Amerika’da bununla ilgili önlemler var. O ülkelerde hastaneye girişlerde havaalanı girişi gibi tespit yapan detektörler var. Konunun çözümü için bu uygulamaların yaygınlaştırılması gerekiyor. Yine bu konuya özelleşmiş özel güvenlik teşkilatları aracılığıyla şiddet, orantılı olarak fiziki şekilde bertaraf edilebilir” dedi. Sağlık alanında kullanılan ‘Performans Sistemi’nin de şiddeti tetiklediğini belirten Prof. Dr. Üstün, “Ne kadar çok tıbbi işlem yaparsanız, o kadar çok aldığınız maaşınız artıyor. Hastalar da bunu sosyal iletişim ağları ve basın yoluyla öğrendi. Yani, kendisine yapılan en ufak bir tetkikin yanında bir başka tetkikin yapılmasını şüpheyle karşılıyor. Bu da hastadaki ön yargı sürecini başlatıyor” diye konuştu.
Sağlık alanında hazırlanmış ve hazırlanacak kanunların etik açıdan da bir uygunluğu olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Üstün, sağlıkta şiddet sorunun kamu denetçisi (ombudsman) veya arabuluculuk sistemi ile çözülmesinin daha doğru olacağını belirtti. Hasta Hakları Birimi’nde bu alanda profesyonel eğitim alanların çalışmasının gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Üstün, “Sağlıkta şiddeti önleyebilmek için toplumun etik ve ahlaki açıdan sağlıklı ve dingin olmasının yanında meslek çalışanlarının da aynı şekilde olması gerekiyor. Bu bir ütopya değildir, olması gerekendir” dedi.