EÜ Kimya Mühendisliğinde “Enerjiye Dönük Seminerler” devam ediyor

Berdan Dinçer-Gamze Asav-Ayşe Kartal-Alparslan İnaç

Ege Üniversitesi (EÜ)  Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümünde “Biyokütle ve Model Bileşiklerin Brönsted ve Lewis Asitleri ile Platform Kimyasallara Katalitik Hidrotermal Dönüşümü” semineri gerçekleştirildi. Enerjiye yönelik yapılan semineri Kimya Mühendisliği Yüksek Lisans Öğrencisi Nazlıcan Atik verdi. Nazlıcan Atik’in danışmanlığını Kimya Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Ballice yaptı. EÜ Kimya Mühendisliği Bölümü Toplantı Salonu’nda düzenlenen seminere Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

 Kimya Mühendisliği Yüksek Lisans öğrencisi Nazlıcan Atik “Dünyada ve ülkemizde de bolca bulunan tarımsal üretim atıklarının karbon kaynağı olarak kullanımı, kısa ve orta vadede karbondioksit emisyonu artışına engel olabilecek en etkin yöntemdir. Bu atıkların uygun bir şekilde toplanması, depolanması ve kullanım amaçlarına göre sınıflandırılması ülkelerin enerji politikalarında öncelikli olarak yer almalı ve yapılacak yasal düzenlemeler ile bu değerli atıkların etkin kullanımı teşvik edilmelidir. Bu durum sadece fosil yakıtlara bağımlılığı ve karbondioksit gazı emisyonunda azalmayı sağlaması gibi önemli etkiler yaratmayacak olup aynı zamanda petrole dayalı petrokimya tesislerine hammadde sağlama, geleceğin temiz enerji olarak değerlendirilen ve üzerinde yoğun bir şekilde çalışılan hidrojen teknolojileri için gereken hidrojenin fosil yakıtlara alternatif kaynaklarda üretilebilmesini de olası kılacaktır. Yaratılacak bu çok yönlü etki sayesinde insanlık gelecekte sürdürülebilir temiz bir çevrede ve sağlıklı hava koşullarında varlığını devam ettirebilecektir” dedi.

2000’li yılların başlarından itibaren biyorafineriye geçiş çalışmalarının hız kazanmaya başlamasıyla beraber, lignoselülozun asit hidrolizi ve dehidrasyonundan değerli kimyasalların kazanılmasına yönelik çalışmaların hızla artmaya başladığını söyleyen Atik, “ Kullanılan değerli kimyasallardan biri de levulinik asittir (LA). Halen LA’nın endüstriyel üretime, maleik anhidrit ya da furfuril alkolden yapılmaktadır. Ancak düşük verim, yüksek hammadde girdisi, üretim prosesinin biyokütlenin hidrolizine kıyasla daha karmaşık olması dolayısıyla yüksek ekipman maliyeti, atık sorunları ve katalizör geri dönüşümü için yüksek maliyetler nedeniyle LA’nın petrokimyadaki üretimi sınırlı kalmıştır. Ülkemizde de farklı biyokütle kaynaklarının uygun koşullarda değerli kimyasalların üretiminde değerlendirilmesi konusunda değişik çalışmalar yapılmakta olup daha kapsamlı ve uygulanabilir teknolojilere kısa vadede geçilmelidir” diye belirtti.

Atik, “Yaptığımız proje kapsamında yer elması bitkisini hammadde olarak kullandık. Yer elması bitkisi bir oligofruktosakkarit olan inülin maddesi bakımından zengin olup çok yıllık ve kolay üretilebilen bir bitkidir. Yapısındaki inülin maddesi oligomer maddesi olarak bulunduğu için lignoselülozik biyokütlelerde bulunan ve yüksek molekül ağırlıklı glikoz polimeri olan selüloza oranla hidrotermal parçalanması çok daha ılımlı koşullarda ve yüksek dönüşümlerde gerçekleşmekte, bozulma ürünlerinde de bol miktarda früktozun bulunacak olması nedeniyle yüksek oranda LA verimine ulaşabilmek mümkündür. Bu nedenle bu bitkinin değişik özellikte asit katalizörlerin varlığında davranışı ve levulinik asit üretiminde değerlendirilmesini yüksek lisans projemiz kapsamında inceledik” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir